uzun zamandır bir çok konsere gitmek isteyip gidemiyordum ama şeytanın bacağını geçtiğimiz hafta sonu kırdım. hem de ne kırma; cumartesi akşamı isobel campbell & mark lanegan konseri, pazar akşamı hindi zahra...
isobel campbell & mark lanegan konserinden başlayayım... öncelikle ben salon iksv'ye ilk kez gidiyorum ve bence çok güzel bir mekan. hem bina müthiş, hem içerideki iki oda adlı cafe harika (dekorasyonu), hem konser mekanı güzel... velhasıl şartlar güzel bir konser dinlemek için gayet uygun... konser salonuna girdiğimde şaşırdım aslında çünkü beklemediğim bir kalabalık vardı. hatta alt kat o kadar doluydu ki bizi balkona yönlendirdiler. sahneye gelince; zıtların tuhaf uyumu desek yeridir!! hem de her bakımdan... magazinsel olarak, isobel kırmızı siyah koca koca çiçekli mark's & spencer türü bir elbisesi giymiş, altına gri yün çorap, altına yeşilimsi öğretmen ayakkabıları!!! tam bir ingiliz banliyö stylaaa!! öte yandan mark lanegan kombat bir pantolon ve yeşil bir gömlek, hafif uzun saçları ile karizmasını bozacak yanlış hareket yapmamış. magazini geçersek de tamamen iki farklı ses bir araya gelmiş ve harika bir uyum yakalamış diyebiliriz. tüm konser boyunca bize tatlı tatlı şarkılarını söylediler, hiçbir aykırılık ya da sürpriz olmadı. seyirciyi de tebrik etmek lazım. akıllı uslu hemen hemen sessiz sedasız durdular ve karşısındakileri hipnotize eden bu ikiliyi dinlediler. çıkışta ben cd almaya karar verdim. londra hayranıyım ya union chapel konserlerinden bir cd aldım, o sırada cd satan kızın yanına pat diye mark lanegan oturmaz mı!! hemen fırsat bu fırsat biletlerimizi ve cd'mi imzalattım. yakından biraz daha çipildi ama yine de karizma karizmaydı doğrusu. sonrasında mutlu mesut konserden ayrılmış bulundum.
gelelim hindi zahra konserine. hindi zahra'yı dinlemeye başlayalı öyle çok uzun zaman olmadı ama kendisini kısa süre içinde bol bol dinledim çünkü çok güzel, çok yalın, çok huzurlu, çok hınzır, çok eklektik!! bence herkesin de dinleyebileceği bir müzik yapıyor. pazar akşamı konser vakti geldiğinde ki bu 8 30 du biz babylon'dan içeri girdik ama maalesef konser 40 dk rötar yaptı!! biraz kızdık tabii ama hindi sahneye çıkınca herşeyi unuttuk. akdenizlilik insanın kanında olunca herşey değişiyor gerçekten. hem sıcak, hem çok güzel, hem sesi müthiş, hem ingilizce söylüyor, hem morokkoca ?? söylüyor, hem arapça söylüyor, hem mütevazi, hem de göbek atıyor, hem çılgın, hem seksi, alkışlara çok seviniyor, bol bol teşekkür ediyor. ekibi de çok iyi döktürdükçe döktürüyorlar. diyeceğim o ki bir daha geldiğinde bir daha giderim. çok keyif aldım, çok kıskandım. insanın sesi bu kadar mı güzel olur???
işte böyle sevgili dünyalılar. önümüzde daha neler neler var. bir kere yaz var. yavaş yavaş geliyor. kendini bize belli ediyooooooooooooooor.