parasol'e özel arama kutusu

7.5.09

RUMBAAA

nisan ayında istabul film festivalinde, bu hafta da sinemalarda vizyona giren Rumba adlı filmini - muhtemelen- son gününde seyretme fırsatım oldu. çok çok beğendim. rumba yapmaya bayılan bir çiftin başına gelebilecek en kötü şeylerin gelmesine rağmen, hiç isyan görmediğiniz, her şeye olumlu yaklaşan, konuşmadan başka ortak dillerle de anlaşabileceğimizi anlatan, çok sade, çok pastel, çok hoş, ince ve komik bir film. hiç sıkılmadan büyük bir zevk ile seyrettim, tekdüze filmlerden sıkılıp biraz farklı ve avrupa kültürünün ince mizah, estetik, zerafet ve akıl dolu yansımasını seyretmek isterseniz bu filmin dvd sine başvurun zira bence bugün vizyondaki son günüydü. (kanyonda 19 30 seansında koca kocccaa salonda 6 kişiydik, üzücü, insanlar merak etmiyor mu, farklı bir şey seyretmek istemiyor mu, zevk mi almıyor, beğenmiyor mu, anlamıyor mu, önmsemiyor mu, nedir ben çözemedim- bu gidişle de çözemeyeceğim)

fatih özgüven in film ile ilgili yazısını buraya tıklayarak bulabilirsiniz.

İNSANLAR İNSANLAR

çeşit çeşit insan var. bunu herkes biliyor. ben de biliyorum. herkes aynı geçmişten gelmiyor bunu da biliyorum. ve galiba bu yüzden de benim bazı tip insanlara karşı tepkilerim oluyor, bunu da biliyorum. kimlere mi mesela?:?!;.

1- yolda yürürken giydiğiniz kıyafeti sanki vitrin mankeniymişsiniz gibi yukarıdan aşağıya süzen kadınlara, ya da çorabınız sıradan çoraplardan farklı olduğu için gözünü bacaklarınıza diken kadınlara

2- sanki küçük dağları yaratmış gibi ortalıkta süzülen ve size nefretle bakıp; kapı ağızlarında, kaldırımlarda, asansörlerde, size yol vermemek için kıvrak hareketlerde bulunan kadınlara,

3- 55 yaş üstü erkeklerin çapkın bakışlarına (yani -göz var izan var diye bir laf vardır, bre amcalar siz ve biz mümkün mü? olacak iş mi? komik olmayın- diyesim geliyor)

4- cooooool olmaya çalışmak için çaba harcayan erkeklere, aslında çaktırmadan ilgi duyup duymuyormuş gibi yapıp, bir de ortada hiçbir şey yokken coool davranmaya ve ilgilenmiyormuş gibi yapmaya çabalayanlara- bence cool olunmaz doğulur, bu sebeple çabalamaya gerek yok

5- dikkat çekmek için yolda size yol vermeden üstünüze üstünüze gelen erkeklere

6- tanışma atılımında bulunup reddedilmeye tahammül edemeyerek sapık davranışlar sergileyen erkeklere

7- tanışma çabası içinde olan, tanışmayı başaran ama umduğunu bulamayınca 180 derece dönen erkeklere

8- gunaydın, iyi günler, iyi akşamlar, iyi geceler, teşekkürler demenize rağmen ağzını açmayan suratsız taksicilere, tezgahtarlara, kasiyerlere, santral memurelerine, vb görevdeki tüm kişilere

tabiii her zaman olduğu gibi bu post da uzayıp gider ama ben burada kesiyorum. işe dönmem lazım... eğer bunu okuyorsanız ve maaşlı bir çalışansanız sizin de işe dönmeniz iyi olur.. benden sööylemesi :))

6.5.09

hıdırellez

izmir deki okul hayatım boyunca 5 mayıs akşamları yatılı kızlar ile birlikte göztepe sahiline çıkar ateşlerin üzerinden atlardık ve akşam dışarı çıkma olayı sadece bu gece cereyan ederdi. yani diğer akşamlar voleybol antremanım biter bitmez okuldan yurda gelir bütün akşam ders çalışıp kötü kötü yemekler yerdim. ben o zamanlar çok da umursamazdım hıdırellez i ama yine de aksiyon olsun diye çıkar dolaşırdım. ama taaaaa o zamanlardan beri özellikle bu günün haftasonuna geldiği zamanlarda annemle hıdırellez ritüeli yapardık. kağıda isteklerimizi çizip hemen kapının önündeki çiçeklikte büyüyen güllerin dallarına bu kağıtları asardık. ertesi gün ise onları alır toprağa gömerdik. ben geçen sene de apartmanın bahçesinde bu ritüeli gerçekleştirdim ama dün akşam unuttuuuuuuum.. yani gece 1 de aklıma geldi. tırstığım için de o saatte dışarı çıkıp gül ağacı bulmaya yeltenmedim. bu akşam bağlasam dileklerim yerine gelir mi hıdır ilyas? yokda yine dileklerimin yerine gelmediği bir yıl mı geçer. sevgili hıdır ilyas cevap ver. kaçma kaçmaaaaaa...

5.5.09

OLABİLİRDİ AMA OLMADIM

şu zamana kadar yaşadıklarımdan anladığım kadarı ile;
  1. çok iyi bir tenisçi
  2. çok iyi bir yüzücü
  3. çok iyi sanatçı (tasarım, el işi, resim, moda)
olabilirdim. ama olamadım. onun yerine babamın talepleri üzerine voleybolcu oldum. toplam 7 sene voleybol oynadım. sevdiğimi pek söyleyemem vasat bir oyuncuydum ama boyum uzun olduğu için ve babamın da gayretleri sayesinde bu kadar zaman idare ettim. şimdi geriye bakınca keşke daha istekli oynasaydım diyorum, ama bu yıllar sayesinde şimdi spor yaparken zorlanmıyorum ve yaptığım şeyleri beceriyorum ve ilginç olarak da biliyorum ki tenisçi ya da yüzücü olsaydım başarılı olurdum. tenis hocası da öyle diyor. ayrıca üniversite de güzel sanatlar da okusaydım bu da süper olurdu. ayrıca aile ve yatılı okul yaşantılarım daha sağlıklı olsaydı daha dengeli bir insan olurdum. yaşadığımız her gün, geçmişimizin ne kadar önemli olduğunu, çocukluk çağlarının her şeyin başlangıcı olduğunu görüyorum. bu sebeble çocuğu olanların ne kadar büyük bir sorumluluk içinde olduğunu bilmek gerekir.

KIZLARIN MUTASYONU

son yıllarda "single" kızların sayısının "single" erkeklere göre artması mıdır yoksa kızlara bi cesaret gelmesi midir, dişilerin mutasyonu mudur.. nedir bilemiyorum ama etrafta tuhaf tavırlı kızlar dolaşmakta. bir kendine güven, bir hulyalı bakış, bir nazlı ceylan, biraz da depresif mod durumu var. bu durumda -varsa- sevgilinizi kaybetme olasılığı bence çok yüksek. bu cool görünümlü mutant kızlar hoşlarına giden erkekleri ağlarına düşürüp yiyecekler korkarım ki... çok korkuyorum.. oldukça korkuyorum.. epey korkuyorum... esasen bu iş dışarıdan bakan 3.kişi için oldukça komik oluyo... korkuyodum... çok korkuyodum... epeyce korkuyodum...
YAŞADIĞIMIZÜLKEDEARTIKGÜVENDEDEĞİLİZ

4.5.09

ADEM İLE HAVVA WERE HERE

evet hafta sonu yaptığım urfa gezisinde- zor yol koşullarına rağmen- "göbeklitepe" ye de gittik. burası milattan önce 10 bin yıllarında inşa edilmiş bir yerleşim yeri daha doğrusu söylentilere göre tevratta geçen cennet bahçelerinin burada olduğu ve adem ile havva nın da bu bahçelerden kovulduğu öne sürülüyor. gerçekten büyüleyici bir yer, burası bir çoban tarafından 1994 yılında bulunmuş ve o zamandan beri fotoğrafta gördüğünüz bölgeden biraz daha fazlası gün yüzüne çıkmış. yani çok çok yavaş ilerleyen bir kazı... Alman arkeolog Dr. Klaus Schmidt kazının liderliğini yapıyor. burası harran ovasına bakan bir tepe. yukarıdaki resimde, boynunda kartı olan şahıs ise hem buranın toprak sahibi hem de rehberi. çok karizmatik ve düzgün turkçe konuşan birisi. bize tüm bildiklerini anlattı ve bölgeyi gezdirdi. adı da mahmut bey dir. bakın ortaya çıkması beklenen görüntü işte aşağıdaki gibi. cennet bahçeleri olabilir mi acaba? bence olabilir...

URFA MI???








hafta sonu iş sebebi işe gaziantep ve urfa da bulundum. aslında 3 günün sadece yarım gününü iş için toplantı yaparak geri kalan kısmını ise yemek yiyerek ve gezerek geçirdim. özellikle pazar günü urfa bölümü çok ilginçti. yani başka bir dünyaydı demek daha doğru olur. her ne kadar turkiye nin doğusunu fazla gezmemiş olsam da bir çok yere gittim ama burada yaşadığım kültür şokunu hiç bir yerde yaşamadım. sanki başka bir ülke gibi; insanlar, mekanlar, yemekler, taş, toprak her şey farklı. orada uzaylı gibi kaldığımı hissettim. aynı ülkenin vatandaşları bu kadar mı farklılaşır diye düşündüm. artık gündem maddesi olan konuları daha iyi kavrayıp anlayacağım. oraları görmek lazım ki biz nerede-nasıl yaşadığımızı anlayalım. bu arada, fotosunu gördüğünüz balıklar meşhur balıklı gölün balıkları. onlara balık dendiğine bakmayın,

adete eminönü meydanında ki güvercinlerin bir türevi gibiler. insanlar yukarıdan yem
atıyor ve bu balıklar işte burada gördüğünüz gibi toplaşıp ağızlarını açıyolar. sanırsınız ki hoplayıp sizi de kapıcaklar. işte bööle ilginç balıklar- yerler- şehirler- insanlarlar- yaşamlar.
Posted by Picasa