parasol'e özel arama kutusu

10.4.09

HAFTANIN SONU MU HAFTANIN BAŞIMI

şimdi soruyorum size cumartesi ve pazar bir haftanın başı mıdır yoksa sonu mudur?

bu hafta sonu erkenden sütümü içip yatıcam çünkü;

yarın sabah babamla ping pong maçım var- çok zinde olmalıyım.

pazar sabahı kulindağ adında bir yerde yoga ve yürüyüş etkinliği var- çok erken kalkmalıyım.

NE İSTEDİM NE OLDU

ne istediğime karar verecek kadar bilinçlendiğimde- ki bu çooook da uzun zaman önce değildi- hemen hemen iş işten geçmişti bile... yani üniversiteden mezun olmuş, hatrı sayılır bir süre boyunca da bir konuda uzmanlaşmıştım. bütün bunlar olurken ne istediğim bir üniversitede okumuş ne de istediğim bir işte çalışır olmuştum... galiba hayatımızdaki ne önemli dönüm noktası üniversite de okuduğunuz bölüm. eğer bir kere burada çuvallarsanız artık hayatınızın geri kalan kısmını değiştirmek için çok çaba sarfetmeniz gerekir. ben ekonomi okudum ne alakası var ise - tabii babamın isteği ile- bana kalsa mimar olmak istiyodum.. ee bu çelişkili duruma bakılacak olursa memnuniyetsizliğimin nedeni çok açık. bunu da buraya yazıyım da arkadan gelen nesillerin kulağına küpe olsun.. pehh. zaha hadid olmama ramak kalmış da direkten dönmüşüm yahuu.

8.4.09

ESKİDEN BİR ŞEYLER TAKİP EDERDİK- 1

bu başlıktan yanlış anlaşılmasın şimdi de bir çok şey takip ediyorum ama nitelik olarak eskisine göre farklı şeyler... geçen gün nereden aklıma geldi bilmiyorum ama küçükken ve ergenken takip ettiğim şeyleri düşündüm. özellikle de tv de olanları. çünkü bu konu o zamanlar için çok önem taşırdı. tv demek trt demekti zaten. ve orada da bir çok şey takip edilirdi; diziler, eğlence programları, yarışmalar... biz annemle ve o zamanlar nispeten küçük olan kardeşimle takipte olurduk. babam ne yapardı hatırlamıyorum... ben neler takip ettiğimizi yazmak istedim, çok uzun olma ihtimaline karşı 1 ve 2 olarak bölüyorum. kısa kısa yazmaya çalışacağım.

1- buz pateni: o zamanlar bütün aileler takip eder miydi bilmem ama kiminle konuşsam (benim yaşıtım) herkesin bir bildiği var buz pateni ile ilgili olarak. biz annem ve kardeşimle avrupa şampiyonası ve dünya şampiyonası olmak üzere ağırlıklı olarak çiftler buz dansı ve artistik patinaj bölümlerini ve turnuvalar sonundaki gösteriler bölümü çok çok dikkatli seyrederdik. tüm sporcuların ismini bilirdik. hiç bir yayını kaçırmazdık. şimdilerde hala trt de verilmesine rağmen kanal kirliliği sebebi ile rastlamıyorum bile. şimdiki çocuklar da bence bu sebeple çok çok güzel bu spordan bi haberler.

2- tenis turnuvaları: buz pateninde olduğu gibi tenis turnuvalarının da baş takipçisiydim. bu takibe galiba annem pek katılmazdı ama ben avustralya, amerika, roland garros, wimbledon hepsini takip eder özellikle son 4 maçı kaçırmazdım. bayan maçlarını daha çok severdim- hala da öyle- tüm zamanlar içinde en favori tenisçim steffi graf dır. tenise en çok yakışan kadındı bence, ayrıca monica seles hırsı ve mary pierce ın sanki topa her vurduğunda incinicekmiş gibi duran hali beni etkilemiştir. şimdilerde favorilerim williams kardeşlerdir, erkeklerde ise federer dir.

3- susam sokağı: her ne kadar tam çocukluğuma denk gelmese de susam sokağı en favori gündüz kuşağı programımdı çok çok severek izlerdim ve çok da gülerdim. buna muppet show u da ekleyebiliriz.

4- martı adası: galiba ismi buydu, şimdi tam çıkaramadım ama ben ki asla korku ve gerilim filmi seyretmem, her hafta tv karşısına geçip o yaşta bu gerilim dolu diziyi seyreder ve sonra da ailecek üzerinde yorumlar yapardık

5-drakula filmleri: lojmanda otrumamız sebebi ile uydu anteni olması bence hayatımın en önemli şanslarından biri idi çünkü bu sayede çok küçük yaşta dünya kanallarını seyrederek ufkum açıldı. tabii bu maddede bahsedeceğim drakula filmlerinin ufkumla bir alakası yok ama.... neyse izmir de olmamız sebebi ile belki de ya da uydu anteni bilmiyorum yunan kanallarını seyrediyorduk et1 ve et2. her cumartesi akşamı 12 den sonra drakula filmleri olurdu ve biz annemle oturur onları izlerdik. yine hayret vericidir ki ben şu an drakula filmi filan seyredemem. en son geçen sene 28 hafta mıydı neydi o zombi filmine gittim de sonrasında 2 saat nutkum tutuldu konuşamadım.

6- bir kelime bir işlem: aslında bu yarışma annemin favorisi idi, meburen biz de seyrederdik. ayrıca pazar günleri akşamüstü olması sebebi ile çok iç karartıcı anıları hatırlatır bu yarışma ben de. biz yine de programın karşısına geçer ve soruları çözmeye çalışır, beyin jimnastiği yapardık.

ayyyy çok uzun oldu.. devamı da sonraya kalsın. yemek vaktiiiiii..

7.4.09

GREENPEACE BOĞAZDA


şu greenpeace ne yaratıcı eylemler yapıyor yahu. oldum olası beğenmişimdir eylemlerini. dün yine süper bir şey yaptılar. işte fotoğrafda da görüleceği gibi boğaz köprüsünden hem protesto afişlerini hem de kendilerini sallandırdılar. obama ya istanbul dan selam ettiler ve "Barış için önce iklimi kurtar"dediler . yalnız anlamadığım şey şu ki; bunca güvenlik önlemi içinde-4000 polisten filan bahsediliyor- istanbul un en sembolik, en acayip, en can alıcı noktasına greenpeace eylemcileri geliyo, hadi geldiler once alet edevatlarını da indiriyo- ki yaya geçmeyen kuş uçmayan köprüde yapıyorlar bunu- sonra bi de kendilerini köprüye asıp pankartlarını açıyo ve hiç kimse tarafından engellenmiyor... garip değil mi yahu, demek ki isteyen istediği gibi eylem yapabilir köprüde, obama nın geleceği gün daahil... bu arada söylemeden geçemiycem, obama nın karısı michelle çok şanslı yaa, obama süper karizmatik ve yakışıklı benim nacizaaane fikrim...

6.4.09

BANKSY

bu haftaki blog görselim ingilizlerin parlak grafitticisi namı değer "banksy" den. banksy londra nın duvarlarını geceden sabaha öyle güzel boyuyor ki, polisler kendisini tebrik etmek için peşinden koşuyor ama naaafile. benim seçtiğim grafitti de yine banksy nin bir binanın cephe duvarına çizdiği süper resim :) londra da artık banksy öyle bir fenomen haline geldi ki, bansky turu diye bir şey dahi çıktı. yani nedir? bir kılavuz bastılar, ona göre bansky nin grafitti lerini görmek için gezmeye çıkabilyorsunuz. ben grafitti yi çok seviyorum.

ERKEK SÜRÜCÜLER

eyy erkek sürücüler, her sabah neden benim sizi geçmeme bu kadar sinirleniyorsunuz? neden hemencecik gaza geliyorsunuz? valla erkeklerin kadınlar üzerinde egemen olma- ya da küçümseme- ya da adam yerine koymama- hırsları araba kullanırken 5 e katlanıyor gibi... her sabah muhakkak bir erkek sürücünün beni geçme, sollama, sıkıştırma, korna çalma vs eylemlerine maruz kalıyorum- hem gülüyorum, hem sinirleniyorum. hatta geçen gün şöyle bir şey oldu. bir otobüs durağının orada otobüsten inen yayalara yol verdim karşıya geçmeleri için. bayağı çoktular. içlerinden 2 erkek benim önümden geçmeyip arkamdan geçti. biri diğerine dediki- dudaklarından okudum- şunun önünden geçmeyelim arkadan geç- öbürü de uydu buna. bu ne demek? bir kadın kişinin verdiği yoldan geçmeyi gururuna ve erkekliğine yediremiyor demek. ben bu davranışa kahkaha ile güler, bu davranışları sergileyenlere de nanik yaparım... bu arada bir özeleştiri; ben de bu tür durumlarda davranışlarımı kontrol edemeyip bana gıcıklık yapan sürücülere dil çıkarmak, surat yapmak, elimle deli işareti yapmak, yüzlerine bakip kahkaha atmak sureti ile bazı tuhaf hareketler sergiliyorum. erkek kadını mı var ayol sürücü sürücüdür.