sevgili dünyalılar diyemiyeceğim, sevgili istanbul'lular diyeceğim. bunu okuyorsanız bir panelde olduğunuzu bilmelisiniz. panelimizin konusu "anadolu yakası avrupa yakasını döver". inceleyeceğimiz konu hiç avrupa yakası olmasaydı bir hafta sonu anadolu yakasında ne kadar şahane zaman geçirilirdi. bu blogu harbi harbi takip edenler benzer paneller ile karşılaşmışlardır. onlardan özür dileriz.
eveeeeeeeeeet, canlanın, sanki herkes baygın gibi!!
neyse, şimdi mesela bu hafta sonu hiç avrupa yakası yokmuş;
cuma: hava oldukça sıcak, iş çıkışı eve gidip üzerimize rahat bir şeyler alırız, bir sigara yakarız (opsiyonel), çıkırt diye bir bira-cola- gazoz açarız. radyomuzu da açarız. hava serinleyene kadar evde takılırız. sonra karnımız acıkır. kadıköy'de çiya nın yolunu tutarız. orada çeşit çeşit yöresel yemekler yeriz. hava sıcak olduğu için yağlı yemeklere pek bulaşmayız. sonra üstüne bir zahter içer midemizi rahatlatırız. saatlerimiz 22.00 civarına gelince tirp'e doğru yola çıkarız. bu akşam bence eklektik müzik yapan cembak'ın playlistini dinleriz. (görseli çaldım diye cem kızmaz umarım). kadıköy'de mekanlar 2'de kapanır (yani galiba) bu sebeple uslu anadolu yakası çocukları olarak evimize doğru yola çıkarız. tabii isteyen "ayy dur bi de karga'ya bakalım, ay dur bi arkaoda'ya da girelim" diyebilir.gecenin sonunda "drink responssibly" der, kadıköy'de uygunsuz park etmiş taksilerden birine atlar evimize yollanırız.
cumartesi: oooooh hava mis gibi, hemen evden peynir, zeytin, domates, biber, bir kaba koyar güzel bir karışım hazırlar, yolda komşu fırın'dan kepekli simitleri alır, moda çay bahçesinin yolunu tutarız. orada saatlerce denize kuşbakışı oturur, dergilerimizi, gazetelerimizi, herşeyimizi okuruz. sonrası serbest plan (tüm günü yazsam uzun olucak okunmıycak) isteyen kadıköy çarşıda dolaşsın biraz. sonra akşama doğru sanat aktivitesi mi istedi canınız hemen çat mtaar'a gidersiniz. orada "yerel illüstratörler 2" sergisi var. ona gider biraz güzellik görürsünüz. mesela bant dergisinin has illüstratörü sadi güran'ın işleri gibi ... sonra yine akşam olur. eğer para harcamak kaygınız yok ise moda'daki cibali kapı balıkçısına gidersiniz ve harika yemekler yersiniz, eğer kaygınız varsa da kadiköy'ün ara sokaklarındaki balıkçılarda balık yersiniz. sonra gece yaklaşır. arkaoda'da bant'ın "kulaktan kulağa" serisi kapsamında KHAN konseri var ve ayrıca bant dj'leri çalıyor. bence güzel olabilir ona katılırsınız.
SADİ GÜRAN
KHAN
pazar: nerde kahvaltı yapmalı?? adalar? moda kırıntı? çiftehavuzlar saray? balkon? vallahi hepsi de harika alternatifler. nerede olursa olsun açıkhavada olsun!! kahvaltıdan sonra yine muhakkak gazete mütalaaaası şart. sonrasında serbest zaman veriyorum:) bağdat caddesine mi gidersiniz, bir avm'ye mi gidersiniz bilmiyorum. günün ilerleyen saatlerinde plak alışverişi yapmak isterseniz yeni yerine taşınan "vintage records" a uğrayabilirsiniz. adres -Dr. Esat Işık Cad. No:4 Kadıköy- (bu görseli de çaldım diye de kızmazlar umarım!) benim planım ilk plağımı satın almak olucak. o plak da bir bruce sprinsteen albümü ya da 45'liği olucak.sonrasında bu pazar trip'te şuradaki blog sahibi çalıyor. sarhoş olmak ve özlediğimiz şarkıları dinlemek istersek kendimizi trip'e atabiliriz. (galiba hayatımda ilk olmasa da 2.kez pazar gecesi sarhoş olabilirim. kimbilir.)
işte sevgili istanbul'lular, sıkışık trafiğe, karmaşaya, betona girmek istemeyenler anadolu yakasına gelsin. ne varsa asya da var. söyleyin bakalım: "anadolu yakası avrupa yakasını döver mi dövmez mi?"
panelimiz panel olamadan kapanmıştır. iyi hafta sonlarıııııııııııııııııııııııı.