parasol'e özel arama kutusu

28.8.12

önümüzdeki günlere bir bakalım bakalım

evet sevgili dünyalılar, yine bir güzel sonbahar bize göz kırpmaktaydı. önümüzdekii günler bize neler gösterecek diye merak edecek olursak işte bunları gösterecek.

- 30 Ağustos Zafer bayramımızı geliyor, bu güzel günün perşembeye denk gelmesi sebebi ile biz bir avuç insan top atışlarıımızı Kaş'ta yapacağız! dolayısıyla çok çok yakın günlerde biz tuzlu sularda cıp cıp yapıp, akşamları bu toprakların  en güzel müziklerini çalan Anıl'ın yanında bulacağız kendimizi.

- denizden dönünce ne olucak? hemen ertesi Cumartesi (8 Eylül) RHCP konserine doğru yol alacağız. her ne kadar içinde bulunduğumuz günlerde ben pek delisi olmasam da 90'lı yılların ve Under the Bridge'in hatrına bu konserde yerimi alacağım. alkol olmayan bir RHCP konseri nasıl olur göreceğiz. hepimiz uslu uslu gazozlarımızı içip ellerimizi çırpacağız.

- sonra hemen ardından İan Anderson (10 Eylül) var. Jethro Tull kimin hayatına hiç girmedi? bir çok kişinin. ama benim girdi bir kere bu sebeple İan Anderson ne zaman gelse acaba gitsem mi diye düşünüyorum. zira daha önce en az 2 kez gitmişliğim var. işte neyse. ian anderson sorunsalı yanıma birini katarsam giderilecektir.

- ay bi de ne olsun, meğersem hemen sonra da Stevie Wonder yokmuymuş? (14 Eylül) VARMIIIIIIIŞ! bu da ayrı bir sorunsal. yılların Stevie Wonder'ı gelecekte biz de popomuzu kaldırıp gitmeyeceğiz! ayıp olmaz mı? yazık olmaz mı? olur tabii ama bu konser de ayrı bir sorunsal olarak karşımda, bakalım zaman ne gösterecek?

- esas esas reklamları ile kafamızı ütüleyen, bizi the Stranglers'dan, Space'den filan bıktıran usandıran Eksen On Fair var (15 Eylül). bir radyo kanalının eline kendi yaptığı bir etkinlik düşmeye görsün, o etkinliğin cıcığını çıkarıp posasını güneşe yatırırlar! ammavelâkin (bu nasıl yazılır?) gruplar çok iyi diyecek bir şey yok, hele ki Bombay Bicycle Club'da olunca bu etkinlik benim için önümüzdeki günlerin en çok beklenen etkinliği haline dönüştü. 

- daha bitmedi, daha bitmedi! 21 Eylül'de ne var? Beiruuuuuuuuuuuut! oh ne âlâ! Turkcell Kuruçeşme Arenadaki bu konser bence harika olacak! şöyle hava serinlemiş, biz merserize kazaklarımızın üstüne kot montlarımızı giyeceğiz ve o güzel Beirut müziğini dinleyeceğiz. bu arada aynı gün Leonard Cohen konseri de var, ama ben geçen sene iki kere gittiğim için pas geçiyorum. siz hangisine gideceğinize kendiniz karar veriniz.

işte benden bu kadar. atladığım bir şey var ise siz ekleğin bir zahmet! öpücükler!

not: yaaa nasıl olur da dead can dance'i unutmuşum!!! no nayır nolamaz, 19 eylül'de de dead can dance'de huşu içinde harika bir müzik ziyafetine tanık olacağız sanki, en son dead can dance cd'mi dinlediğimde yıl kaçtı onu bile hatırlamıyorum. 90'ların başı olsa gerek.


26.8.12

pazar akşamı ne olsa iyiydi?


bir pazar akşamı ne olsa iyiydi? eğer seyretmediyseniz moonrise kingdom olsa çok iyiydi. 

yazın sonbahara dönmek üzere olduğu bu pazar akşamında özlem duyduğum şeyin bu film olabileceğini düşündüm, çünkü çok fantastik. yani fantastik öğeler yok ama her wes anderson filmi gibi çok tuhaf, çok farklı, çok gerçek ama çok da hayali. 
 kendi analizimi yapacak olursam bu akşam biraz hayale ihtiyacım var. gerçek hayattan yoruldum gibi. neyse velhasıl güzel dünyalara dalıp haftaya öyle başlamak isteyenlere duyurulur. bu film harika! şurada da web sitesi var. zamanınız varsa buradan bile güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz.



feist'ten sonra

Reading'e gidenler yazıyor "festival en iyi İngiltere'de seyredilir" diye. Ben de aynı fikirdeyim. İngiltere'de gittiğim konserler ile burada gittiklerim arasında gerçekten çok çok fark var. Bunun en önemli sebebi, İngiltere'deki konserlerin onların ana dilinde olması. Bunun dışında da bir çok sebep var, ama bunu başka bir post'a saklayabilirim. Bu gece Küçükçiftlik Park'da benim merakla beklediğim Feist konseri gerçekleşti. Mekan ile ilgili bir şeyler demem gerekirse, konser alanı alışık olduğumuz yer değil normalde konserlerin olduğu alanın arka tarafındaki çimlik bölge idi. Nispeten küçük bir mekandı. Bence bu akşam ki konsere de gayet uygundu. 


Bu konserin biletlerini aldığım sırada Twitter'da konser biletlerinin tükenmekte olduğuna dair uyarılar çıkmıştı, ama bu akşam gördüm ki böyle bir şey yoktu. Hatta benim tahmininden daha az kişi vardı. Yetkililere ricam bilet satışını tetiklemek için böyle gaz dolu post'lar girmesinler!

Gelelim konserin kendisine. (Her zaman söylüyorum ben sadece  hayatnın çok önemli bir parçası olan müziğin amatör bir dinleyicisiyim. Bu yüzden düşüncelerimin amatörce olabileceğini hatırlamak isterim.) Konser güzeller güzeli Leslie ve tuhaflar tuhafı vokalistleri ve yakışıklı grup elemanları ile başladı. Ben playlist'i tutmadım ama beklenen şarkılar bir bir söylendi, Turkçe'ye çalışılmş olduğu görüldü, seyirciyi konsere katma çabaları takdir edildi ama gelin görün ki- diğer bir çok başka konserde de olduğu gibi- bence konser havası bir türlü yakalanamadı. Bizim konser sorunsalımız olan arkadaşlar arası muhabbet bu konserde tavan yaptı. Nerelere gitsem etrafımda herkes yüksek sesle muhabbetteydi. Hal böyle olunca gerçekten konseri dinlemeye gelen kişilerin de konsatrasyonu kayboluyor. Bu eminim ki sanatçılara da yansıyor.Feist'e gelince bence o çok marifetli bir müzisyen ve umarım bunu yapmaya devam eder.


konserden kısa notlar:
* konserde alkol olması harika bir şey
* son şarkıda sahneye slow dans yapan erkeklerin çıkması çok komik
* Feist'in "sizin ülkede slow dans yapılıyor mu?) sorusu bizi nasıl tanıdığını biraz anlatıyor
* vokalistler çok şekerdi, eve çaya da gelseler çok guzel muhabbet edilir