parasol'e özel arama kutusu

29.9.07

bu blog un en faydalı yanı, benim için tabii, kendi karakter analizimi bi nebze yapabileceğim oldu.. yerse yani.. şu an yazmak istediklerimi yazsam yüzüm kızarır. neden??? e bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derim kendime... neden?? e çünkü bi önceki postumla zita zıt olurda o yüzden. işte blog un en faydalı yanı " yahu ne git gel bi kızmışsın" diyebilirim kendime. bunu da ıspatlarım bi guzel burdan... o yüzden içimdeki sevinci yarın filan yazıyım şööle bi yumuşak geçiş olsun. ayrıca bu haftaki kaan sezyum yine süper. bi de moda hala müthiş. bi de ekim ayı geldi. bi de arkadaşımın teki londra dan bas gitar ısmarlamak istedi bana... arayıp şaka mı diye sorucam..

27.9.07

sabah 8:46.. bugün için çalabilecek en manalı şarkının gelip beni bulması şart mıydı.. demek ki şartmış. cennetle cehennemi, mavi gökyüzü ile acıyı ayırt edebileceğini mi söylüyosun.. son günlerde şarkı sözlerini turkçeye çevirip yazmak gibi bi huy geldi bana.. neyse işte aşağıda sözlerini gördüğünüz pink floyd dan bahsediyorum.. neyse tatil bitti.. kaş ne kadar müthiş bi yer.. ne zaman gitsem mutlu oluyorum (ki bu zor bi şi o yüzden önemli). şehre dönmek zor mu kolay mı onu bilemiyorum... insan İstanbul dışındayken özlüyo burayı ama sonra gelince neden özlediğini merak ediyo. yani ben... işte nefis bi istanbul sonbaharı ile karşı karşıyayız.. kendi kendime kızıyorum, al işte geldi sonbahar nooldu-o kadar da istiyodun gelmesini.. evet.. hiç bi şi olmadı.. aslında her şey her geçen gün daha da kötüye gidiyo.. tabii kimse bana bi söz vermedi, sonbahar geldi diye iyi geçmesi gerekmiyor... anlaşılacağı üzere olaylar fecii.... şurda kısa bi maddeleme yapmak istiyorum;

1- 1 sene önce başlayan site macerası sonlanmak üzere, çok guzel oldu ama her şey de olduğu gibi zevki kursağımda kaldı.
2- bayramda londra sevinci kendini saçma bi strese bıraktı
3- en çok izlemek istediğim patti smith, konserlerini verdi gitti ben seyredemeden.. artık yalnız dolaşmaktan sıtkı sıyrılan ben bir yalnız konsere daha imza atmamak için bilet almadım ve sonra pişman oldum..
4- çok sevdiğim arkadaşlarımla artık eskisi gibi görüşemeyeceğim ve buna üzülüyorum ama onlarla görüştüğümde de üzülüyorum zaten o yüzden farketmez...
5- artık varlığımı hissetmemek için erkenden uyuyorum..

evet sezonun ilk post u ne kadar da sıkıcı oldu ama blog diil mi bu yani log...

not: artık kimsecikler yok gibi blog aleminde, şimdi yeni moda facebook, "ne kadar çok arkadaşın var, hadi göster bakalım" oluşumu.. sonra bi de sahte sevgi gösterileri.. ben de face book tayım... ama sahte diilim :)

how I wish u were here.. radyo da çalmaktaydı

So, so you think you can tell Heaven from Hell,
blue skies from pain.
Can you tell a green field from a cold steel rail?
A smile from a veil?
Do you think you can tell?
And did they get you to trade your heroes for ghosts?
Hot ashes for trees?
Hot air for a cool breeze?
Cold comfort for change?
And did you exchange a walk on part in the war for a lead role in a cage?
How I wish, how I wish you were here.
We're just two lost souls swimming in a fish bowl, year after year,
Running over the same old ground.
What have you found? The same old fears.
Wish you were here