parasol'e özel arama kutusu

24.8.07

çiçeklerim ölüyo.. göz göre göre. e çünkü sulamıyorum ki. her gün onlara bakıp kurumalarına şahit olup sırtımı dönüp gidiyorum. ee tabii ki hoşlanmıyorum bundan ama içimden de gelmiyor onları sulamak, kuru yapraklarını temizlemek, yenileri ekmek.. maalesef durum şu ki ben mutsuz olduğum sürece evimi de mutsuz ediyorum. çiçeklere diyorum ki "madem ben mutlu diilim, siz de olmayın". ev için de aynı şey geçerli, eşyalar olması gereken yere ulaşana kadar 2 hafta filan geçiyor. şimdi beni görenler çok mutlu olduğumu sanar, hatta bunu da okursa şaşırır belki ama gerçekte taaaaaaa derinlerde ki, "deep down inside" demek isterim cuk diye oturması babında, olaylar göründüğü gibi değildi. şimdi yine de bugün cuma 2 gün hafta sonu, babam olsa da ping pong oynasaydım keşke, ayrıca haftaya rock'n coke, ayrıca öbür haftaya kaş.. derken işte özlenen sonbahar. bienal filan falan. işte böyle böyle oyalanıcaz. all things move toward their end dedi nick cave

şimdi şu şarkı çok guzeldir.

I want you to come walk this world with me.

http://www.youtube.com/watch?v=iPcmMUzo3PA

23.8.07

dün bir kadın çocuğunun sünnet davetiyelerini dağıtmak üzere çıktığı evine geri dönemedi, neden? çünkü bindiği üsküdar dolmuşunun kapısından aşağı düştü.. neden? çünkü hava çok sıcaktı ve minibüs şoförü akıldan yoksundu..

22.8.07

bi huzursuzluk hali...

iyi vakit geçirmeye ihtiyacım var..

içmeye, dans etmeye, dağıtmaya..

ps: kimse yok mu bu dunyada kafama uygun??