parasol'e özel arama kutusu

20.2.10

ben nerde yanlış yaptım?

1 margarita
2 bacardi + diyet kola
2 tekila şat

sarhoşluk. diyetisyenimin tavsiyesi üzerine bira içmeden nasıl sarhoş olurumun sonucu yukarıdaki havalı menu... neyseki bunları kadıköy'de içtiğinizde dudağınızı uçuklatan hesaplarolmuyor ama gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki bunlar beni direkmen  sarhoş ediyor. 

(bu sarhoşluk muhabbetine bir anti parantez açıp, kendimce ilginç bulduğum bi şi diycem. dün ki radikal kitap ekinde ki bir başlık:" çavdar tarlasından beton bahçeye"!!! artık radikal kitap ekinde mi yazıyorum??? ee hiç hatırlamıyorum!! alzaymır başlangıcı olabilir mi? yani bu başlığı görünce bunları düşünmemem imkansızdı zira ben daha yeni çavdar tarlasında çocuklar (jd sallinger)'ı bitirip cart diye beton bahçe (ian mcewan)'ye başladım. radikal kitap'da bu yazıyı görünce, izleniyor muyum? beynimize hükmeden birileri mi var? yoksa artık tesadüfler bu kadar mı abartılı hale geldi diye düşündüm. ilginç... )

sarhoşluk geyiğine geri dönecek olursam, dün geceden halen aklımda kalan ve içimden mırıldandığım şarkı ub40'den "where did I go wrong?". ub40 bir zamanlar hayatımızda daha çok yer işgal ederken ve çoğunluk red red wine'yi dinlerken ben kimsenin pek de önemsemediği where did I go wrong'u dinler, red red wine'yi dinleyenler eğlenip neşelenirken ben hüzünlenirdim. şimdi diyebilirsiniz ki "iyi b.k yerdin, al işte sürüden ayrılanı kurt kaptı da hoş mu oldu?" neyse kulağımı kapadım bağırarak bir şarkı söyledim dediğinizi de duymadım! çooooook uzun zaman sonra bu şarkı hafta sonuma damgayı vurmuş oldu. eski günler, eski aşklar, yeni "ben nerde yanlış yaptımlar?", ardından gelen "allahaşkına kızım sen nerde doğru yaptın?"lar. çok yerde bir sürü yanlış, yanlış üstüne yanlış, doğru yaptığını sanıp yaptığın yanlış, yanlış yaptığını bile bile yaptığın yanlış... diyorlar ki yanlış yapmadan doğruyu bulamazsın. yok yaa!! valahi de inanmam.  söylesene ne olacak bizim bu halimiz?


not1: bu uzun yazıyı okumaktan sıkılırsanız haklısınız. bunun için kimseye kızmayacağım haberiniz olsun.

not2: en azından 2 tane bile doğru yaptığınız şey olduğunu düşünüyorsanız, gerçekten şanslısınız.

not3: etrafta yanlış şeyler yapan ama doğru yaptığını zanneden çok insan var ve onlar henüz bunu bilmiyor.

19.2.10

keskös-up???

İşte bakın hafta ne kadar da çabucak geçiverdi. Aslında ben Çarşamba’dan sonra geçen her aaanı Cuma sandım. Böylesine ilginç bir yanılsama oldu. Şööle bu geçtiğimiz nadide ve ünik haftayı analiz edip masaya yatıracak olursak bakın nasıl oluyor;


not: fantastic mr. fox muhakkak izlenmeli, up in the air izlense güzelolur, ian mcewan beton bahçe kesinlikle okunmalı.

notnot: şemayı çok çok çok iyi görebilmek için sağ elinizin baş parmağını çalıştırarak tıkıtıkıtık yapın emi??

18.2.10


Cuma akşamı sarhoş olucam dedim


Aaaaaaa, nereden biliyosunuz dedi


Çünkü istiyorum ve bu da olmamın yarısı dedim


Ne içeceksiniz? dedi


Bira ve tekila dedim


Margarita için, o daha iyi.. 3 tane içebilirsiniz dedi


3 tane ile sarhoş olur muyım dedim


Bence olamazsınız çünkü sarhoş olucam derseniz olamazsınız dedi


Hmmmm, yine de deneyeceğim dedim

Madem ki bu kadar iddialısınız, o zaman yemek yemeden gidin dedi   
diyetisyenim
neyi yakalamaya çalışıyoruz?
  • dünyadaki en renkli kelebeği
  • kafamıza koyduğumuz şeyi
  • hiç bir şeyi
  • önümüze gelen her şeyi
  •  zamanı
  • valla ne çıkarsa bahtıma
  • biz yakalamıyoruz, onlar bizi yakalıyor

17.2.10

dana kuyruğundan ayrılamadı!!!!

ayyy sevgili gezegen sakinleriiii, ilk bahisin sonuna geldik ama allah sizi inandırsın dana kuyruktan ayrılmadı, bir ben çektim bir karşı taraf çekti, derken dana ortada kalmasın mı!! 

saat 9 30 civarında bir heyecan twitter'ın başına geçtim. bir yandan moda sayfalarını karıştır, bir yandan twitter'ı kontrol et, kim hangi ödülü aldı...  0-0, 0-2, 2-2, 3-4 filan derken, ödül töreninin  sonunda sen git berabere kal!!! tabii bu ihtimal taraflar arasında düşünülmemiş olduğundan bir anlık tereddütten sonra adil ve hakkaniyetli iki insan olarak karşılıklı bahis hediyelerini göndermeye karar verdik. buna da tam olarak "fair play" denir!  

artık bundan sonra haydi çocuklar uykuyaaa ay pardon oscar'a..


merak edenler için ödüller işte bööyle;

The BRITs Hits 30 - Spice Girls
British Male Solo Artist - Dizzee Rascal
International Male Solo Artist - Jay-Z
BRITs Album of 30 Years - Oasis - ‘(What’s The Story) Morning Glory’
British Breakthrough Act - JLS
Best British Group - Kasabian
Best International Newcomer - Lady GaGa
International Female Solo Artist - Lady GaGa
Best British Female - Lily Allen
Best International Album - Lady GaGa - ‘The Fame’
Best British Single - JLS - ‘Beat Again’
Best British Album - Florence & The Machine - ‘Lungs’



16.2.10

brits bahislerinin sonucu bu akşam belli oluyor- dana kuyruğundan ayrılıyor

bilindiği ya da binmediği üzere, sanki üstümüze vazifeymişçesine, ingilizlerin brit awards 2010 seremonisinde bir tuzumuz olsun dedik. bunu da 21 ocak 2010'da dedik. zaman ne de çabuk geçiyor amanın!

işte ödüllerin açıklanacağı gün geldi kapımızı çaldı. öyle "evde yokuuuuuz" diyemiyoruz, çünkü tuzu koyarken elimizi de taşın altına koymuş olduk. ladesim lades olsun mu olsun havada ne var bulut sen bunu kırk güm kırk gece unut dedik bir kere. bu akşam bakalım lades kimin olacak!! günün anlam ve önemsizliğini hatırlamak için- ya da bir an olsun geçmişteki o ana geri dönmek, gençliğimizde nasılmışız bir kez daha şaşırmak ve hüzünlenmek için şu ama bakın şuu yok yok yani şuu noktaya tıkıtık yapın ve o günlerde bahisler nasıl açılmış kendi gözlerinizle görün.  

"amaaaaaaaan sizin tuzunuzdan bize ne!"derseniz ki siz yapmazsınız yine de o zaman sıradaki saçmalığı bekleyin ya da merak ettiğiniz başka bir bloga doğru düz gidin ve sonra da sağa sapın!!

15.2.10


yer çekimi sadece bu gezegendeki kurallara boyun eğenler için geçerlidir, onlar dışındaki özgür ruhlar serbestçe uzayda salınabilir, sabah kalktıktan sonra uçarak banyoya gidebilirler!

14.2.10

my bloody valentine! (peryot mu?? ıh ıh değil)

bugün sevgililerin günü dediklerine göre!!bu sebeple sevgili dünyalılar, hepimizin sevgililer günü bol öpücüklü geçsin, böyle kutsal bir günde savaşmayalım sevişelim!! bu nadide günün şerefine çift olmanın dayanılmaz etkileri konulu bir projeye yer veriyorum (bu adı ben uydurdum tabii). bu projeden ve  tecrübelerimizden çıkaracağımız sonuç; ya tarz olarak benzeyen çiftler birbirini bulur ya da, daha büyük bir olasılıkla, zaman içinde çiftler birbirinin tarzını benimser- birbirine benzer ve tam da bir elmanın iki yarısı, bir sözleşmenin mütemmim cüzzü, bir tencere ve kapak - bir kedi ve köpek- ayy pardon kedi köpek diil - haline gelirler. benim bugün için önerim, aşağıdaki sirk aktivitelerine devam etmek, öyle sevgililer günü filan gazlarına gelmemek. en fazla belki bu aktiviteleri yaparken  yanınızda sevgiliniz varsa, her bir hareketten sonra onu öpebilir ya da sarılabilirsiniz!

geçen hafta jarvis pazar servisi programında dedi ki; "yani alternatif insanlar sevgililer gününü kutlayamaz mı kerdeşim? bal gibi de kutlarlar ama tabii alternatif yollardan ve cool'luğa da zarar vermeden kutlarlar!, siz de bana aşk şarkıları filan gönderin".  işte bu yüzden, benim de size yapacağım ek kıyak ancak şöyle bir "dirty love songs" playlisti olur." tamamen içgüdüsel " yani... bir uyarı: bu listeyi dinlerseniz etrafta kesici alet bulunmamasına özen gösterin ve fazla da tatlı yemeyin!!




 not 1: yukarıdaki fotoğraf projesinin ben bozmadan önceki hali işte şuracıkta

not 2: widget midget işerine de girmiş oldum, radyoya doğru gider bu iş!!