parasol'e özel arama kutusu

15.1.10

neler oluyor hayatta, bir de şu rüya gerçek olsa olsa!!

evet sevgili biricik pekicik cicicik dünyalılar... her hafta olduğu gibi yine bir hafta sonu partisine daha varmış bulunmaktayız. batı cephesinde neler var neler haaaala yok diye sorucak olursak- ki sormayacak da olabiliriz ama işte bir iki üüç- SORDUM!!

benim zevkime uygun bi sürü şey var da ben hepsinde olamıyorum maalesef! mesela mesela bu akşam kiki de kaan sezyum çalıyo ama 24.00 de başlıyo. ee peki o saate kadar ne yapılır?? işte grup arasında çıkan çatışmalar sebebi ile o saate kadar herkes arkasını dönüp küs oturacak. antiparantez- nerede ne olursa olsun kadıköy de gece eğlencesi gibisi yok- çat arabaya bin, çat in- çat iyi müzik- çat dans- pat ev... budur... ayy konuyu dağıtmayalım. sonra sonra ne bileyim herkes biletix'e girsin baksın bu hafta sonu neler var diye...

benim şu an merak ettiğim bi çok şey var; soul kitchen filmi, almadovar'ın filmi, bu hafta yeni gelen woody allen filmi, sonra sherlock holmes (görülen o ki film aktivitelerini biraz boşvermişim), sonra mesela iksv'nin yeni yeri, sonra neden emiliana torrini'nin 6 ay içinde ikinci kez tekrar konser için geldiği? iksv'den birine mi aşık oldu nedir? gerçek açıklansın! sonra şubat'taki oi va voi konseri ki biletim var, sonra lamb'in solisti geliyomuş babylon'a nisan'da,o, sonra cmts gecesi 2010 kutlamaları sebebi ile şehirde nasıl bi işkence yaşanacağı, yarın ki diyetisyen randevum, beni görmek istemeyenlerin durumu, benim durumum, 2012, mars'ta hayat var mı? nur çintay ne zaman yazmayı bırakacak, ben ne zaman aklı başında bi insan olucam, bir sonraki hayatımda ne olucam? kedi- köpek- ağaç- böcek- na'vi?? olay çığırından çıkmadan huzurlarınızdan ayrılıyorum!

r  d  a         o  l  u  n  ...

14.1.10

nikahına beni çağır sevgilim, istersen şahidin olurum senin

haberiniz yok tabii benim geçtiğimiz cumartesi akşamı neler yaptığımdan! geçtiğimiz cumartesi akşamı, ben yenikapı kıyılarında bir müzikholde ümit besen dinliyordum. bir sosyal çalışma projesi çerçevesinde "istanbul'da insanlara nasıl eğlenir?" konusu kapsamında kamera ve mikrofonlarımız ile ümit besen'e gittik.

yaklaşık 8 kişilik bir gruptuk.grubumuzda bir mühendis, bir bankacı, bir dergi yayın yönetmeni, bir denetim müdürü, bir ürün müdürü, bir depo şefi, bir iş adamı ve bir blogger bulunuyordu. kızlar cici elbiselerini giydi. sahneye yakın bir masaya oturduk. kaytan bıyıklı ve sempatik bir piyanist şantör ümit besen öncesi ortamı ısıtıyordu. çocuklar sahnede koşturmaca oynuyor, yetişkinler ise ordövr tabaklarındaki lezzetsiz mezelerden tırtıklayarak rakılarını yudumluyordu. hani you tube'da komik videolar dönüyor ya düğün salonlarında olan olaylar ile ilgili, işte aynı öyle bir ortamdı.

sigara yasağı her yerde sigara yasağı idi. masalardan insanlar ikili üçlü gruplar halinde yarım saatlik aralar ile dışarıya sigara içmeye çıkıyorlardı. mekan sosyolojik olarak incelenecek olursa- tahminimizce- forklift operatörleri, tır şoförleri, eski bürokratlar, emekli emniyet müdürleri, dini bütün "kapalı" göbek atmayı seven hanım kızlar, uzun boylu-şık-güzel göçmen kızlar, öğretmenler, hemşireler, duj baraberler, bir de "ben neredeyim?" düşünce bulutu ile oturan gruplar vardı.

saat 11:30 gibi fenomen adam ümit besen kasıla kasıla geldi, org kompleksinin başına oturdu, bir alkış bir kıyamet koptu, bu 2 dakika sürdü, ümit besen çalmaya başladı, "nikahına beni çağır sevgilim, istersen şahidin olurum senin".. çiftler slow dansa kalktı, yanak yanağa, el ele, gözgöze danslar edildi... sonra hareketli bir parça geldi.. millet pistte göbek atmaktan koptu.. ümit besen danstan deliren topluluğun arkasında görülmez oldu... ve biz oradan ayrılana kadar da görülmez kaldı. velhasıl org kompleksinin başında kimin olduğu artık önemini yitirdi.. 

şimdi aklınızda benim ne araştırması yaptığımı merak edenler varsa gerçeği açıklıyorum. tabii ki bir araştırma değil gerçeğin ta kendisi idi. biz de, beyrut grubundaki arkadaşlarımızdan ikisinin doğum gününü kutlamak ve birazda meraktan ümit besen'i dinlemeye gitmiştik!! ve hani mekanda grupları sayıyordum ya, oradaki "ben neredeyim?" düşünce bulutu ile oturan grup bizdik!!! benim için çok ilginç bir tecrübe oldu, kendi ortamlarımızdan çıkıp "dişarıda neler oluyormuş"u gördüm ve "her horoz kendi çöplüğünde öter" kelime grubunun yanına bir tik attım. ümit besen şerefine, meşhur şarkısından bi kuple sivuple işte böyle;

Nikahına beni çağır sevgilim
İstersen şahidin olurum senin
Bu adam kim diye soran olursa
Eski bir tanıdık dersin sevgiim
Hayaller kurardık biz yıllar önce
Hiç yoktu hesapta ayrılık bizce
Bilirsin ne kadar görmek isterdim
Beyazlar içinde seni öylece

13.1.10


bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma aslaa!!

12.1.10

badem ezmesi

küçük bir yürüyüş için kendimi iş çıkışı caddeye atmıştım. günlerden sonra hissedilen soğuk havada hızlı adımlar ile yürüyor, dükkanların içine girmeden sadece vitrinleri tarayarak geçiyordum. hedefim bir kaç yabancı dergi almaktı... aktüel kitapevinede bu sebeple girmiştim. ancak aradığım dergiler yoktu. dükkandan çıktım. geldiğim yönün ters istikametine caddenin karşısından geri yürümeye başladım. bir süre sonra pelit pastanesine denk geldim. şuursuzca içeri girdim. ilgili kişiye "badem ezmesi" istiyorum dedim. hayatımda ilk kez, durup dururken birisinden badem ezmesi istedim. o saate kadar,  bu gezegende varolduğum süre içinde, belki de sadece 1 ya da iki kez badem ezmesi yemiş ama hiç sevmemiştim. işte dün akşam, hiç olmayan bir şey gerçekleşti. badem ezmesi zamanı gelmişti. 4 parça sade, bej rengi, düzgünce kesilmiş badem ezmesini paket yaptırarak pastaneden çıktım ve karşıdan karşıya geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklerken 4 sade ve bej parçanın 2 sini tadına vara vara tükettim, kanıma girmesine izin verdim. nefisti. çok guzeldi. hayat nelere kadir dünyalı dostlar. 11/01/2010 badem ezmesi zamanı idi...ha hi ho...

10.1.10

bakalım 2009'da nasıl kapaklar yaptınız??




artvinyl.com 2009'un en iyi albüm kapaklarını seçmiş. hazır onlar tüm albümleri bir yerde toplamışken ben de o  kapakların içinden kendi top10 ya da topon ya da ilk10 gibi şeylerimi seçeğim dedim, allah sizi inandırsın 10 tane bile bulamadım... müzik insanları bu sene belli ki ense yapmış, hiç çalışmamış.. zorlaya zorlaya 8 tane beğendim. daha doğrusu ilk 5'i çok beğendim de diğerlerini az beğendim. bakın sırası ile benim beğendiklerim şunlardır
  1. yeah yeah yeahs- it's blitz- bence harika bir fotoğraf
  2. jarvis cocker- further complications- jarvis ne yapsa güzel olur
  3. muse- the resistance- grafik tasarımı güzel
  4. massive attack- spliting the atom- resimindeki incelik güzel
  5. kelpe- microscope contents- grafik güzel
  6. florence and the machine- lungs- ciğer aksesuaraı harika
  7. editors- in this light and on this evening- fikir güzel
  8. yo la tengo- popular songs- kaset görmek güzel
eğer esas listeye bakmak isterseniz şuradan düz gidin!

harici kafa- external head

sonunda ben de bir harici disk edindim. baktım ki etrafta herkes harici diski ile dolaşıyor, benim neyim eksik kuzum, ben de en alaaaaaaaasından bi tane ediniyim bari dedim. ilk başta görünüşlerine tav olmuştum aslında... böyle atatürk orman çiftliği dondurması gibi BEMBEYAZ ve DİKDÖRTGEN... al yanına aksesuar olarak taşı, öp, ısır, sev sonra biriktiklerini depola... bi fetiş objesi bile olabilir gördüğünüz gibi.. neyse velhaaasıl benim müzik ve foto arşivini saklayacağım kapasitede bi beyaz dondurma olmadığı için sonunda 1TB'lik bir Jedi aparatı aldım. SİYAH, 3.5 inç (bu nispeten hacimli demek) ve AĞIR... yani beyazlar kız ise mesela siyahlar erkek!! bu da aslında çok havalı, sinirlendiğinde al yanındakinin kafasına at, çantana koy sonra bir mekanda çaat masanın üzerine koy, donk diye ağırlığın hissedilsin!! (ben insanların kafasına obje atmakla ünlüyüm bu arada!!)

işte sevgili dünyalılar, ben bu aralar müziklerimi ve fotolarımı depoluyorum, neme lazım allah muhafaza başlarına bi şi gelmeden!!!! 

bu aparattan yola çıkarak diyeceğim o'dur ki... eğer bi gün eternal sunshine of a spotless mind olursa, harici diskler kullanılsın ve "my spotless mind in my external head" adlı 2. bi film çekilsin... ya da istiyorum ki yaşadıklarımın hepsini ama hepsini harici bi kafaya yükleyeyim.. hiçbirini unutmayayım... KIRMIZI, PARLAK, 3.5 İNÇ... yeri geldiğinde çaat masaya çıkarılsın, PAT lap top'a bağlansın, küüt eteklerdeki taşlar dökülsün.

not1: bu sabah ki hayal gücümü kendi kendimesevdim ayol
gerçek hayat notu 2: gitti gidiyor da harici diskler çok ucuz, 1 TB WD 175 tl haberiniz olsuuuuuun..