günlerdir insanlar havalar ile ilgili konuşuyor; "ayyy bi türlü güneş çıkmadı", "yine bu sabah yağmurla başladık", "yeter artık sıcak havalar gelsin", "bahar bizi unuttu!"... alın işte, güneş betonlarımız ve arabalarımız üzerinde pusu kurdu bizi yakaladı da iyi mi oldu? her yer insan seli, araba seli, şortlu ve paltolu kıyafet karışıklığı seli... bugün bir kez daha anladım ki istanbul'da sıcak hava demek evde otur daha iyi demek.
hava sıcak yerler kuru olunca benim yapmak istediğim şey elime bir bira alıp sokaklarda- yerlerde oturmak; kaldırım kenarında ya da apartman merdivenlerinde ya da parklardaki çimlerin üzerinde... ama maalesef bizim kültürde yerde oturmak ayıp yapmak ile kro olmak arasında gidip geliyor. bu sadece sokaklarda değil müzelerde ya da havalimanında ya da garlarda da geçerli. hatta ejnebiler bu mekanlarda yerlerde yayılıp oturduğunda "biz" tuhaf tuhaf ve az birazda aşağılayarak onlara bakıyor, çık çık çık yaparak kafamızı sallıyoruz. halbuki sıcak bir havada gölge bir kaldırım kenarında arkadaşınızla oturup bir bira içerek sigara tüttürmenin keyfinden daha iyi ne olabilir?
bu aralar hergün bir şey günü; elma günü, çocuk günü, lale günü, çiçek günü, böcek günü, anne günü, baba günü... günü de günü... ben de diyorum ki yarın yerde oturma günü olsun. herkes eline bir içecek alıp eteklerini toplayıp kaldırımlarda otursun!!! ne dersiniz?? (biliyorum, yemezler!!)
not: geçen gün bir arkadaşım bana "sen sonunda bi çöpçüye varıcan, korkuyorum" dedi. acaba ne demek istedi ;) aşkımı süpürmesinlerde!!