parasol'e özel arama kutusu

3.9.10

küçük jestler bizi bekler yatağımızın başucunda

artık bu dünyanın çivisi çıktı sevgili gezegen sakinleri!! nereye baksam herkes bir travma yaşıyor. welcome to the jungle, we've got fun and games. etrafımda ayrılmayan çift kalmadı, yeni tanıştığım insanların da muhakkak bir ilişki travması olmuş oluyor, ya da bu travma halen yaşanıyor. o eski bildik insanlar nerede diye hergün kendime soruyorum. hani mütevazi, alçak gönüllü, insani değerleri olan, karşısındakine değer veren, bir iyilik yaptığında illa da karşılık beklemeyen, kendisine yapılan bir iyilik karşısında ezilip büzülüp kendisini sorumluluk altında hissetmeyen, bu yüzden de "aman kimse bana bi iyilik yapmasın" şeklinde dolaşmayan, insanlar ile ilgili her türlü sorumluluktan kaçmayan, yüzleşen, deneyen, mücadele eden,gülen eğlenen, tahammül edebilen, şans veren... arkadaş muhabbetlerinin son zamanlardaki sıcak konusu bu. benim hatırladığım kadarı ile bu tür bir hayatın yaşandığı en son yer ankara'ydı ve ben de çok küçüktüm. şimdi devir çarpışan egoların, kalkanların arkasındaki ruhların devri!!

benim tercihim "eskisi gibi olanlardan yana". bir de dileğim o ki herkes birbirine küçük jestler yapsın. buna üşenmesin, kendini gereksiz fedakarlıklar yapıyor sanmasın. karşınızdaki size bunu yapmıyor ise siz ona bunu öğretin. bunun korkacak bir yanı yok. karşınızdakileri mutlu etmenin gocunması da yok. bu hayatta ben şunu öğrenmeye çalışıyorum ki; küçük şeylerden mutlu olmak gerekir. bir jest, bin liraya bedeldir :)

not: kopuk bir bağlamda afırdığım sözler olduğunun farkındayım ama bugün de ruh halim böyle. bu ruh halimde bazen can sıkıyor. bir en aşağı bir en yukarı. i m going on a roller coaster everyday, allah sizi inandırsın!! 

notnot: iflah olmaz bir hayalperest olduğumu aklınızdan geçiriyorsanız ben hemen söyliyeyim; biliyorum!!

1.9.10

eylülüülülülülülüüülü

harika!!! işte sonbaharın ilk günü tam tamına kendine yakışır bir şekilde geldi, hava amma da serinledi!!! 2 aydır ayağıma etekten başka bir şey geçirmezken, bu sabah çok çok özlediğim kot pantolonlarımdan birini giydim ve kendimi süper hissettim. tabiiki bulutlar güneşi sakladığı için hava kapandı ve tabiiki bu sebeple içimi bir hüzün kapladı ve tabiiki yazın bitmiş olması hem de nasıl geçtiğini bile anlamadan çok sevindirici olmadı... ama life is life, eğer mevsimler bunu gerektiriyor ise buna katlanmaya hazırım.

eylül 12 ayın içinde gerçekten özel bir yere sahip; tekrardan merserize kazakların giyilmesi, tüylerin ürpermesi, yağmurda sinemalara gitmek, konserlerin başlaması, trip günleri ve tabiiki kaş tatili. seviyorum eylül'ü mesela ekim den daha çok...

susan miller'ı biliyor musunuz? son zamanların favori astroloğu, ben de yeni öğrendim. bugün eylül için burç analizim çıktı ve ben de susan'ın söylediği şeyleri ajandama not aldım. eğer gerçekten çıkarsa buraya da yazacağım. mesela eylül kariyer açısından benim için iyi olacakmış, bir çok romantik gece yaşanacakmış. şu an ki durumuma baktığımda eylül çok çok önemli şeylere gebe ve sevgili dünyalılar umarım herşey istediğim gibi olur!! daha somut şeylerden bahsedecek olursam da bu eylül;

* haftaya kaş'tayım, deniz, güneş, arkadaşlar, yemekler, dinlence ve beklemece ile geçecek bir hafta olacak

* sonra aramızda kalsın çok  kilo verdim, 3 daha vericem ve bu da eylül ayı içinde olacak

* 7 eylül de mercury ödülleri sahiplerini bulacak bakalım bahiste kim kazanacak??

* haberlerin en en en güzeli 21 eylül de tindersticks konserinde olucam (inşllh) ve hatta belki de 20 eylül'de de!!  sabırsızlıkla bekliyorum, jismjismjism

* 12 eylül'de ak koyun kara koyun belli olacak ya da aslında herşey aynı şekilde devam edecek. yaptığım bir salaklık sebebi ile ben "HAAAAAAAAAYYYYYYYIIIIIIIIIIIIR" diyemiyeceğim, noolur siz diyin benim yerime de diyin!!!

işte eylülülüülülülülül de böyle bir ayımız. herkesin ki gönlüne göre geçsin. evrene sesleniyorum; pliiiiiiiz :)

sizlere son zamanlarımın en favori şarkısı ile veda ediyorum. tam bir .......... şarkısı!!




31.8.10

radikal

sevdim mi tam severim durumları sebebi ile sevdiğim herşeye deli gibi tutunmamın sonucunda, onları kaydettiğimde doğal olarak feci travmalar yaşıyorum. zaten travması bol bir insanım, bir de bu yeni eklenenler olmasa olmaz mı sevgili evren? 

ben düzenli olarak gazete okuyan bir kişiliğim. her sabah radikal'i okumazsm o günüm iyi geçmez. zaten ritüel takıntım da olduğu için bu durumu kendimce açıklayabiliyorum. öyle internetten filan da değil, ellerimi boyayan gazete kağıdını hissetmem gerekir. kaç yıl önceydi bilmiyorum ama bu gazete okuma alışkanlığı yeni yüzyıl ile başlamıştı. ona da radikal'e davrandığım gibi davranyordum. sonra bir gün geldi ve "yeni yüzyıl" "yeni binyıl" oldu. sonra da ben ondan vazgeçtim. 

bugün radikal'in kuruluşundan beri genel yayın yönetmeni olan ismet berkan radikal'e veda etti. neden mi? çünkü radikal referans ile birleşiyor ve başına da eyüp can geçiyor. hali ile gazetenin bir çok çalışanı ve gidişatı da değişecektir. eminim radikal'i sevmeyen, yeteri kadar radikal olmadığını söyleyen bir çok kişi vardır, bu doğru da olabilir ama ben en çok kültür ve sanata ayrılan yerin 2 sayfa olması ve "kitap", "cumartesi" ve "iki" ekleri sebebi ile gazetemi seviyorum. yeni dönem de neler olucak merak ediyorum, eminim elif şafak haberleri artacaktır!! 

velhasıl sevgili dünyalılar, önyargılı olmak istemiyorum ama geçmiş tecrübelerime göre belki de kendime yeni bir gazete bulmam gerekebilir ki bu da hangisi olur bilemiyorum. bugün üzgünüm, çünkü ne geliyor bilmiyorum, yarın göreceğiz bakalım radikal hangi şekilde posta kutuma düşecek.

30.8.10

ben gitmiyorum, üzülmüyorum da!

daha ne kadar susabilirim. işte bir şeyler karalamanın vakti geldi de geçiyor bile. bilindiği gibi haftaya pazartesi bu koordinatlarda u2 konseri gerçekleşecek. dev konser, kocaman konser, bol tırlı, bol görselli, bol şatafatlı konser. ayrıca bol paralı, bol reklamlı, bol seyircili konser. ben bu hayatta defalarca kez konserlere göre tatil planı yapan birisi olarak, bu sefer u2 geliyor diye kaş'a gidiyorum. yok yok o kadar da değil ama ben haftaya kaş'ta olacağım. u2 konseri için herhangi bir plan değişikliği yapmadım. daha u2'nun istanbul'a geleceği açıklandığında demiştim kendimce; u2 benim için eskilerde kaldı, sunday bloody sunday'lerde kaldı diye. dünyanın en çok para kazanan grubunun bana bundan sonra bir hayrı olmaz diye düşündüm, tabii bu arada snow petrol'u de feda ettim ama nasıl olsa onları bir yerlerde seyrederim dedim. sadece müziği ön planda olduğu bir salonda belki... işte u2 konseri benim için böyle.

size çok çok tavsiye ederim ki 29.8.10 tarihli radikal iki'de yer alan mert emcan'ın "belki şehre u2 gelir" başlıklı yazısını okuyunuz. işte tam da u2 konseri mert emcan'ın yazdığı gibidir (bence). son cümle şöyle;" ...  ama hala bütün bu hikayede bir şey ısrarla eksik kalacak. evet bildiniz;müzik." 

not: maalesef yazının linkini veremiyorum çünkü radikal gazetesi birleşmenin telaşı içinde henüz 29.8.10 tarihli iki ekini internet sitesine koymuş değil!! onlar koyunca ben de link vericem.