parasol'e özel arama kutusu

27.2.09

ne olucak bu badem bıyıklıların hali- uçak kazası

Evet, bir THY uçağı 2 gün önce düştü... ben de bu olaydan sonra aslında bir yazı yazdım buraya ama yazı biraz alaycı gibi idi, çünkü bizim süper zeki yetkililer kimsenin ölmediğini duyurmuştu.. peki sonra ne oldu? 9 kişinin öldüğü açıklandı.. bu ülkede neden hiç bir şey doğru gitmez? neden biliyor musunuz? badem bıyıklılar yüzünden.. ulaştırma bakanına bir bakın... bu adam neyi nereden nereye ulaştırabilir? kazanın olduğu gün şöyle bir cümle sarfetmiş;"daha fazla ölü olmasını mı istiyosunuz?" allahım delirmemek içten değil, sanki "ölü" kelimesini telaffuz ettikçe ölenlerin sayısı artıyor... böyle bir şeyi kim ister bre bıyık.. sonra thy genel müdürünü bir basın toplantısında gördüm.. tipik imam gibi bir şey.. kem küm gak guk, o ince sesi ile bir şeyler söylüyor.. hac terliklerini giymemiş bu sefer ama ben onu öyle hayal ediyorum.. daha da antipati yapıyorum.. sonra bakıyorum Hollanda tarafına, adamlar insanların mahremiyeti diyor başka bir şey demiyor. pilotların ölmüş olduğu kesin olmasına rağmen onların ismini dahi açıklamadılar. önce ailelerine söyliyeceğiz onlar isterse açıklayacağız dediler. Hollanda dediğimiz yer bizim hangi şehrimiz kadar büyük? (hep böyle derler ya..) bana Konya gibi geliyor ama bu bir sezgi tabii.. işte insanlık böyle bir şey.. biz de olmayan bir şey.. deliriyorum bu ülkede olanlara.. bu arada pilotların hayatını kaybetmesine çok çok üzüldüm.. senelerin emeği ve tecrübesi bir çırpıda bitiverdi... onlar ve biz bu badem bıyıkları hak etmiyoruz.

26.2.09

güneş neredesin?

her gün yağmur, her gün soğuk.. en son ne zaman bulutsuz ve mavi bir gökyüzüne uyanmıştık?? londra yı aratmıyor istanbul da hava durumu. gerçi çok şanslıyım ki ben hemen hemen hiç bir londra seyahatinde yağmura yakalanmadım... sanki daha önce hiç böyle bir kış yaşamadım gibi geliyo.. sanki eskiden arasıra güneş açardı gibi geliyor. ama bu her mevsimde oluyor.. yaz geldiğinde de sanki hiç daha önce o kadar sıcak olmamış gibi.. insan her şeyi unutuyor ve her mevsime yeniden mi başlıyor.. trouble everyday.

b e k l i y o r u m y a z g e l s i n .

24.2.09

OSCARLAR VERİLDİ

bildiğiniz gibi pazar gecesini pazartesiye bağlayan gece oscarlar verildi... öncelikle bir kaç sorum var;

1- neden pazar da cmts değil, sanat camiasının paarı cmts si fark etmez mi? e peki bizim gib çalışanlara ne olsun. hep tekrarını ertesi gün seyretmek zorunda kalıyoruz, e tabii o zaman da sürprizli olmuyo
2- "red carpet" sunucuları bu kadar geyik olmak zorunda mı
3- neden kadınların kıyafeti önemli de erkeklerin ki diil.. örneğin mickey rourke efendi tarz yapmış gelmiş, (ben onu nası beğenmişim ya vakti zamanında)
4- neden hep aday filmler senenin son filmleri oluyo, 2008 in başından bi film göremiyoruz, hep sene sonu.. bence oscarlar 6 aylık verilsin, sene başında filmi çıkanlar yanmasın

sorular aklımı kurcalar.. şimdi de törenden bi kaç "high light" peh;

1-bekledim bekledim, tüm ışık, ses, kısa film, belgesel (kusura bakmasınlar onlarda emek harcamış tabii) ödülünü seyrettim de en önemli dediğim en iyi kadın-erkek-film ödülünü seyredemedim, uyuyuvermişim
2-hugh jackman ne de şekersin, 10 parmağında 10 marifet
3-Beyoınce sen her yerdesin, tombul bacaklı güzel
4- jeniffer Aniston, ödül verirken Brad Pıt ve Angelina Jolie yi tam karşısında pişmiş kelle gibi sırıtırken seyrettikçe, ayakkabısını firlatıp rezalet çıkarası geldi mi (benim dahi geldi)
5- Heath Ledger, yapmasaydın da aileni bu hale sokmasaydın
6- meryl streep bu ne hoşluk
7- Tilda Swinton David Bowie uzaydan düşen adam ise sen de onun küçük kız kardeşisin
8- pembe ve tonlarında kıyafet giyenleri kınıyorum
9- ben daha slumdog millionaire i seyredemedim, merak içerisindeyim
10- İNGİLİZLER SİLDİİİİİİ SÜPÜRDÜÜÜÜÜÜÜÜÜ

işte bööle..hoş..... guzel... renk kat dünyamıza ey oscar töreni.. seneye gel yine bekleriz..


23.2.09

BANT DERGİ


bir çok şeye olduğu gibi, ben de dergi hastalığı da var... aylık dergilerden takip ettiğim o kadar çok var ki.. bant da bunlardan biri. 1.sayısından itibaren takip ediyorum. hem müzik konusunda, hem tasarım ve ilüstrasyon konusunda hem de sinema vs gibi diğer görsel sanatlar konusunda çok başarılı. avrupa daki benzerleri ile yarışabilecek düzeyde bence.. hele ki 50. sayıda shepard fairey e (namı değer obey) Ataturk ü çizdirmeleri çok klas hareketti..

bildiğiniz gibi bant dergi ekibi son zamanlarda konser etkinliklerine ağırlık verdi... wedding present ı getirdiler- ki ben gidemedim maalesef- ayrıca dengue fever, malcolm middleton vesaire bi çok hatrı sayılır grup ve şahsiyeti de ülkemizde ağırladılar ya da ağırlayacaklar...

ancaaaaaaaak, 2009 itibari ile artık bant dergi 2 ayda bir çıkacağını ilan etti.. benim için çok üzücü bir haber, aldığım aylık dergiler arasında en merakla beklediğm bant tı diyebilirim.. tabii binibir rica james hakan dedoğlu na.. "james, alahaşkına yapma etme, 2 ay çok uzun, unutulur gidersiniz" dedim, dinletemedim (şaka tabii)... kriz ve konserlere verdikleri ağırlık sebebi ile bu kararı almışlar, üzülerek saygıyla karşılıyorum... başarılarının devamı nı diliyoruuuuuum... bantı çooooooooook seviyorum...

22.2.09

sita blues soyluyor

eveeeeeeeeeeeeeeeeeetttttttttttttttttt... hey blog alemiiii.. işte ben geri döndüm... kendi kendime.. kimseye sormadan, kimseye söylemeden.... facebook çılgınlığının sonu geldi de gitti çoktan... yaşassın blog alemi.. bu arada önceki postlarıma bi göz attım da "vay canına" dedim, canım çok acımış belli ki.... neyse artık yazılarıma günlük hayattan bahsederek devam edeceğim. bu arada yakın bir zamanda bir de moda blog u yapacağım....

şimdi bugün !f kapsamında, aslında animasyon film festivalinde gitmeye çalıştığım ancak organizasyonun göstermeyi başaramadığı "sita sings the blues" filmini gördüm.... tek kelime ile müthişti... harika bir animasyon.. çok emek harcanmış ve çok güzel bir animasyon film ortaya çıkmış.. birlikte gittiğim insanlardan erkek olanları filme direkman "kız filmi" damgasını vurdular bile... halnuki çok guzel bir görsellikle kadın- erkek ilişkilerine dem vuruyordu film. şimdi bu detaylara girmeyeceğim.... filmden bir kareyi bir süreliğine blog resmim yaptım, işte o blues söyleyen, sita... linki ekliyorum eğer filmi seyredemediyseniz internet sitesine bir göz atın..

http://www.sitasingstheblues.com/

TOKYO ZİYARETİMDEN BİR KARE- MART 2008

Posted by Picasa