parasol'e özel arama kutusu

17.5.10

kaçmak için mi? koşmak için mi? yönetmek için mi? yaratıldık...

evet sevgili dünyalılar bu aralar duygular karışık, ama bunun şuan hiç bir şey ile alakası yok. hafta sonu ile ilgili bir kaç ufak not vermek için buradayım. 

not 1 : şehrimizde şu an tiyatro festivali sürmekte, ben 1-2 yıl önce mecbur kalmadıkça tiyatroya gitmemeye karar verdim, çünkü hoşlanmıyorum, sıkıntıdan kurdeşen döküyorum. john malkovich'i canlı olarak seyretmek sözkonusu olunca "mecburen" bilet aldım ve cuma günü oyununu seyrettim. beğendim mi? hayır. 2 soprano ve john malkovich arasında geçen oyun bence vasatın dahi altındaydı. buradan hayat tecrübemize ne ekledik? sadece isimler başarının olması için yeterli değildir!

not 2: cumartesi planladığım ve size de programı verdiğim gibi sergi ziyaretlerimi yaptım. botero sergisi gayet güzel, yurt dışında düzenlenen sergiler kadar da başarılı, bence görülmeli. nazif topçuoğlu'nu görmek şart değil ama ben beğendim. julian opie sergisi tahminimden de güzel çıktı. çokçokçok beğendim. bu arada cda projects'e uğradım ve bu hafta header yaptığım julia fullerton batten sergisine denk geldim. güzel fotoğraflar... buradan hayat tecrübemize ne ekledik? çağdaş sanat candır ve istanbul bu konuda gayet iyi gidiyor ve her zaman sürprizler ile karşılaşmak mümkündür.

not 3: bir kaç dövme daha yaptırmak istediğim için cumartesi günü ruhsel'e uğradım. kendisi her zamanki gibi çok prensipli bir dövmeci olarak benim istediğim yerlere dövme olmayacağını ve kesin karar verdiğimde ona gitmemi söyledi. buradan hayat tecrübemize ne ekledik ? elinde somut tasarımların ve yüzünde kararlılık ifaden olmadan ruhsel'e uğrama!

not 4 : pazar günü vintage yeni yerinde açıldı. bir grup insanda bu açılışa şahit oldu. çok güzel bir dükkan olmuş ben çok beğendim. sonrasında da benim için kısa süren bir trip gecesi oldu. fener'in şampiyon olma ve olamama durumları arasında bütün gün kadiköy halkına yaşattığı sıkıntı sebebi ile garip bir gün geçti. hani şöyle bir şey yok muydu?? "birisinin özgürlüğü, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter". işte dün bazı gruplar diğerlerinden daha özgürdü. buradan hayat tecrübemize ne ekledik ? pazar günü karışık bir gündü, fenerliler şampiyon olacaksa ya da olmayacaksa, halk korunaklı bir yerde olmalı, sık sık barış manço dinlemeli ve başka şeyler...

cuma günü söylediğim gibi ilk plağımı aldım ve o bir "born to run", şimdi bir pikapa ihtiyacım var!!  hayırlara vesile olsun. diyeceğim o ki kaçmak için mi, koşmak için mi, yönetmek için mi doğduk? ne için doğduk , birisi bunun cevabını versin de ona göre takılalım???

Someday girl, I don't know when, we're gonna get to that place
Where we really want to go and we'll walk in the sun
But till then, tramps like us baby, we were born to run
(umarım bir gün oraya gideriz)

No comments: