eve geliyorsunuz. posta kutusunda alışılmadık bir kağıt. açıyorsunuz. trafik cezası.62 tl. "kızıltoprak'da seyir halinde cep telefonu ile konuşma".
böyle bir kağıt aldığımda düşündüklerim;
1- ben farkına varmadan birisi beni izlemiş, plakamı almış, cezamı yazmış. korkutucu!
2- ben o tarihte orada böyle bir şey yaptım mı? hatırlamıyorum??
3- fotoğraf olmadığına göre ve kimse de beni durdurmadığına göre, yapmış olabilirim. yapmamış da...
4- kimsenin ıspat edebileceği bir şey yoksa iki gün sonra yine adresime yeni bir ceza gelebilir.yineyeniyeniden !
5- etraf trafik canavarı ile doluyken, bu cezaları sadece ben mi ödüyorum?
6- belki eğer sistem güvenilir olsaydı hiç sorgulamadan kabul ederdim herşeyi. ama halime bak şüphe böceği!
tabii, bu kişisel sorgulama girdabı ardından trafik şube müdürlüğünü aradım ve cırcır, dırdır bir sürü şey saydım. karşı taraftaki polis çok "efendi" bir şekilde bana cevap verdi. "kadiköy'de" dedim "hiç gidiyor musunuz? insanlar sokağın ortasına park ediyor!!" "gidiyoruz" dedi, "herkese ceza kesiyoruz merak etmeyin" dedi. "nasıl ispat edeceksiniz benim trafik ihlalimi" dedim, "polisin trafik cezasını ispat yükümlülüğü yoktur" dedi "ancak mahkeme kararı ile ceza bozulur" dedi. vay vayyy. tırıs tırıs kapattım telefonu. 15 gün içinde ödersem %25 indirim oluyormuş.yehuuuuuuuuuuuuu. " bari buna sevineyim" dedim. şimdi bekliyorum, diğer cezaları, bana gıcık oldular diye;
devamının gelmesi - bir an meselesi!
No comments:
Post a Comment