parasol'e özel arama kutusu
19.8.10
infected souls, infected bodies
ingilizce başlık için kusura bakmayın. insan vücudunun garipliğini anlatmak için sanki ingilizce konuşsam daha etkili olacak gibi geldi. herkes bilir ruhsal sıkıntılar illa da bedeninizin bir yerinden çıkar. o sırada zayıf olan bir yerinden... mesela benim uzun yıllar önce bir panik hastasına dönüşmemde emeği geçen o zaman ki patronuma buradan bir selam göndermeliyim. işimden o kadar hoşlaşmıyordum ki, bu nefret o sırada zayıf düşen kafa sigortalarıma yansımış ve ben sürekli başı dönen, ayakta duramayan, yalnız kalamayan bir insan haline dönüşmüştüm. diyeceğim o ki ruh ve beden ilişkisi çok çetrefilli bir konu. daha geçen gün geçirdiğim şok üzerine hastalanan ruhum, dudaklarım vasıtası ile ağlamaya başladı. şu an beni görseniz, buna pişman olabilirsiniz. zaten bir düşünsenize bedenimizin içine hapsolmuş ruhumuzun durumu gerçekten içler acısı. kendi kendine sevinemez, kendi kendine üzülemez, kendi kendine ağlayamaz. bunların hepsi için bedenimizi kullanmak zorunda... işte benim ruhum da şu an dudaklarım üzerinde geziniyor, duvarlara vuruyor, koşuyor, bağırıyor ve ben de sabırla bekliyorum sakinleşsin, içini döksün diye... ayrıca ruhuma hep sormak istediğim bir konu var; ey ruhh :) seçme şansın olsaydı sen hangi bedende olmak isterdin?? bu konuya da bir sonraki post da değinicem. şimdi doktora gitmem gerekiyor !! bu dünya zor bir dünya sevgili dünyalılar ve ben de ona alışamadım.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
4 comments:
indisss
nettin sen? ilginç beden ruhun dili mi oluyor şimdi?, memnun olmadığımız ''kendimizi ifademizin'' değişimi için bedeni değiştireceğiz! huuuuuu sen benden de daha yükseğe uçmuşsun. yani aynı hisler, aynı fırtına ama dışa vurumu değişik olsun yeter mi? mesela kızıl, kahverengi gözlü biri yerine sarı çilli yeşil gözlü mü ağlasın ya da gülsün? bunu mu anlayalım şimdi, in oralardan yuvana dön indis:)
santa bora ama daha o konuya gelmedik di mi?? anlatıcam, ne olması gerektiğini bir bir anlatıcam dermişim :)
şimdilik şunu demeliyim ki evet beden ruhun dili oluyor bence.
Bodyworlds sergisinden sonra bir tek beden gecerim, ruh muh anlamam. Kesit kesit takilacaksin bu hayata, ruhunu da kesitlere ayiracaksin ki ruhun kesile kesile sut gibi kesilsin. Su dakikadan itibaren munasebetsizlikten sacmalamaya terfi etmis bulunmaktayim. Sayin Indis patronunun sucu yok, sorun senin patronunu fazla ciddiye alman, hatta yaptigin isi ciddiye alman. Alsan da almasan da emekliginde alacagin maas belli. Bu yuzden no panic.
Imza: Munasebetsiz. Kih..Kih.
dooru söylüyosun, hiç bi patron jiddiye alınacak kadar önemli diildir de emekli olmadan önce ne kadar para biriktirirsen emeklilikte o kadar çok rahat edersin. gemilere binip dünya turuna çıkarsın. filan falan. bence bu blogda saçamalama oranı %80 alltogether.
Post a Comment