parasol'e özel arama kutusu

11.3.10

perşembe ritüelleri- arıza sebepleri

ben bir ritüel insanıyım. bunun daha öncede söylemiştim. haftasonu kahvaltı ritüelleri, kanyon da sinema keyfi ritüelleri, dergi okuma ritüelleri, kaş tatili ritüelleri, datça tatili ritüelleri, seinfeld seyretme ritüelleri, iş yerinde gazete+kahvaltı ritüelleri, filan da falan... yani eğer bu ritüeller gerçekleşmezse benim ayarım bozulur, huysuz, çekilmez, rezil bi insan olurum. örnekse (okan bayülgen lafı) kaş tatilinde her sabah denizden önce noel babada oturup bi çay içmezsem, iş yerinde her sabah erken gidip kahvaltım eşliğinde radikal okumazsam, haftasonları güzel ve uzun bir kahvaltı etmezsem arıza çıkar ki arıza çıksın canımı yesin. yazıya "ben bir arıza insanıyım mı deseydim ayol??". tabii ki bunlar hep alışılandan vazgeçememe, yeni alternatiflere kapalı olma, tembellik, kapalı zihin şeklinde psişik konulara bağlanabilir.


işte bu psişik durumlardan bir tanesi içinde bulunduğumuz günün ritüelidir; perşembe akşamları annem ve babamla aşk-ı memnu seyretme ritüeli. babam çok şeker olduğu için gün içinde mail atmaya  başlıyo.. "bugün love-ı memnu var mı?, behlül kime sardırıcak, adnan ne zaman kalp krizi geçirecek, beşir'in gözlerindeki morluklar ne zaman düzelecek?" sabahtan başlıyo bizim olay. geçenlerde bir gün annem kıprıs'tayken biz babamla perşembe akşamı bir araya geldik, yemeemizi yedik, 9 da tv'nin karşısına geçtik. amanın, o da ne!!! tekrar bölüm!! allah sizi inandırsın başımızdan aşşağı kaynar sular inmez mi? ağla, ağla, ağla, ağla.. babam beni teselli etmeye çalışıyo, ben babamı sakinleştirmeye çalışıyorum... vıyyyyy... olayı sapıttım birden bire de yani benzer çalkantılar yaşadık işte.. neyse suya su koymayayım. bu akşam annemin nefiis yemekleri eşliğinde önce özet bölüm sonra ana bölüm seyredilir. sonunda uyuya kalınır ama yine de perşembe ritüeli gerçekleştirilir. (bu akşam var mı acaba yaaa? onu da bilmiyorum ha!)

notto uno: herkesin içinde bir avamlık var, kaçınılmaz, karşı koyulamaz, avamım- avamsın- avamlar

notto duee: yaz gelince, aşk-ı memnu bitince, hava güzelleşip de kanlar kaynamaya başlayınca napıcaz?? mecburen kıpırdıycaz yerimizden, böyle kışı bahane edip miskin miskin yayamıycaaz

notto tre: sanmayın ki ben baştan beri izleyiciğim, sonradan bağımlı yaptılar beni kötü arkadaşlar!!

notto quatro: bu sefer eğitici bir şey veremedik ama hayat magazinsiz de olmuyor be sevgili dünyalılar. yarın ne olacağımız belli mi ki!!

No comments: