siz hiç bir kış günü adalara gittiniz mi? kadıköyden vapura binip tek tek tüm adaların önünden geçip onların yalnızlığını, ıssızlığını ve hüznünü gördünüz mü? dün hayırlı olmayan bir vesile ile ben bu işi yaptım. kadıköy- heybeliada arasında 1 saat x 2 yolculuk yaptım. her yanaştığımız adada panjurlar kapalı, çay bahçeleri kapalı, sokaklar kediler ve köpeklerin egemenliğinde... yine de meyhaneler açık, belli ki acil durumlar için... karar verdim adalara muhakkak kışın gitmeli, önce ufak bir yürüyüş yapmalı, eski ve güzel evlerin bir de terkedilmiş halleri görmeli, sonra salaş bir balıkçı meyhanesine oturup 3-5 kişi içmeli ve mümkün olan en son sefer ile de şehre dönmeliyiz. bence dün tam da böyle bir gündü aslında, herşey olup bittikten sonra deniz kıyısında oturup içmek, hiç bilinmeyen şeylerden konuşmak..
ıssız ada"lar bu halleri ile çok daha güzeller bence. bir ıssız adaya düşseniz alacağınız 3 şey nedir? bir sevgili, bir dizi kitap ve bir de güzel yaşanmış bir hayat!
not 1: adanın yeni sakinine huzurlu bir uyku dilerim
not2: dönüş yolunda yunuslar gördüm, yüzgeçlerini batıra çıkara gidiyorlardı, bunun iyiye bir işaret olduğunu düşündüm
not3: dönüş yolunda ne müzik ne kitap sadece denize bakıp düşünmek, düşünmek, düşünmek... buna ihtiyacımız var, sık sık... düşündüm... belki başka bir hayatta, doğru zamanda doğru yerde. biz...
No comments:
Post a Comment