parasol'e özel arama kutusu

6.1.10

AVATAR: sürüp gitsin bu rüya uyandırmaaaaayıııııın!!


avatar'ı izlediniz mi? izlemediyseniz muhakkak izleyin. bir hayal, bir ruya, bir ekip çalışması, bir mükemmeliyetçilik, bir azim, bir makyaj, bir prodüksiyon,  bir hayagücü nasıl gerçekleştirilir görmek için... senaryo zayıf diyenler var... tabii onlar eminim çok çok çok filmbilen bilirkişilerdir. hikaye her zamanki hikaye, iyi ile kötünün savaşı, insan ile doğanın savaşı, bir de aşkın gücünün hikayesi.

gözlüklerimi takıp da filmin sonuna gelene kadar başka bir dünyaydaydım. pandora'da na'vilerin dünyasında. büyüleyici, hayran edici, özendirici bir dünyada... geçen saatler boyunca, sıradan bir seyirci olan ben, aklıma senaryonun sıradanlığını getiremeyecek kadar afyonlanmıştım, bu yüzden hayret ettim filmi eleştirenlere... herşeyin ötesinde james cameron 15 yıldır hayalini kurduğu bir şeyi gerçekleştirmiş, siz hayallerinizi gerçekleştridiğinizde sizi kimse eleştirebiliyor mu? sanmiyorum... tabii ki seyire açık bir iş yapıldığı için eleştiri de doğal olarak geliyor ama ben cameron'un hayalgücüne ve hayalini bu mükemmellikte gerçekleştirmiş olmasına saygı duyuyorum, özeniyorum, imreniyorum, hayran oluyorum, önünde eğiliyorum, öpücüklerimi yolluyorum, beni asistanın yapar mısın demek istiyorum...

filmi seyretmekle kalmayıp, na'vi olmak istiyorum, ikranlara binmek, james'in sevgilisi olmak (burada yönetmen kendini kahramanımız ile özdeşleştirmiş mi?)  :) gökyüzünde süzülen dağlarda hoplayıp zıplamak, inandığım şeylere tutunmak, azmetmek, elde etmek.. filmin basit senaryosunda aslında alınacak çok mesaj var, anlayana!!  ben şahsen bi tur daha yapar, james cameron'a da buradan rüya isimli şarkıyı gönderirim;

sakın dokunmayın bana, rahat bırakın
sürüp gitsin bu rüya, uyandırmayın...

No comments: