parasol'e özel arama kutusu

15.12.09

bu da londra hatırası!!


londralondralondraaaaaa diye sayıklarken işte bir londra seyahatimi daha sonlandırmış bulunuyorum. kısa kısa notcuklar ile özetlemem gerekirse, gerekli mi? bilmiyorum ama işte şööyle;

* londra artık sabiha gökçen'den thy ile ucuza uçulabilecek ve kalabalık olmaması sebebi ile arka koltuklarda business class konforu ile yatabileceğiniz bir destinasyondur, ancak dönüş uçağı oradan 22 45 olduğu için, ertesi gün benim gibi bi de işe giderseniz, sınırları zorlayan bir yolculuk olabilir!

* benim gibi şanslı iseniz hiç yağmur görmeden dahi gezinebilirsiniz :)

* eğer yolunuz düşer ise muhakkak tate modern'deki "pop life" sergisini görmelisiniz

* yine yolunuz düşer ise national portrait gallery'de "beatles to bowie: the 60's exposed" sergisini görmelisiniz

* eğer gerçekten sergi gezmekten hoşlanıyor iseniz hayward gallery'de "ed ruscha: fifty years of painting" sergisi de görülebilir

* yolunuz düşse bile maalesef royal academy'deki müthiş sergiyi kaçırdınız; anish kapoor... ben son gününe yetiştim harikaydı!!

* aralık ayında oxford street'te adım atmak naaamümkün  ama ne olursa olsun oradaki topshop ve urban outfitters'a muhakkak gidilmeli, ayrıca farklı şeyler bulmak istenirse de carnaby street ve covent garden'daki james street ziyaret edilmesi gereken yerler,

* en güzel ama en güzel şey bence asla burada yaşayamayacağımız bir etkinlik olan hyde park'taki winter wonderland olayı... sadece christmas için yapılan bir aktivite, mükemmel, filmlerdeki gibi... her türlü lunapark eğlencesi, alman beer garten durumları, etler, sosisler, sıcak şaraplar, canlı müzik, küçük küçük alışveriş, temiz ve sıcak suyu olan portatif tuvaletler, asla rahatsızlık vermeyecek bir insan kitlesi (en bulumazı!!) vs, vs...

* son günlerin en hip yeri shoreditch, brick lane, spitalfields market.. 2 gün zaman olsa dahi buralara gidilmeli ve görülmeli, rough trade burada sonra bir sürü vintage mağazası, el yapımı eşyaların satıldığı standlar, yemekler, pizzacılar, cool ve de şahsına münhasır giyinen bir dolu insan.

* her ne kadar ingilizlerin mutfağı yok deselerde ben pub food dan hoşlanıyorum. fish&chips, sunday roast filan falan içimi ısıtıyor, ama zaten londra da tüm restoranlar bence harika dünya mutfaklarından envai çeşit örnek var, tüm restoranlar, barlar, publar tıklım tıkış, 40 gün 40 gece chrismas kutlamaları!!  

* özgür sokaklar, özgür insanlar, güzel kızlar yakışıklı erkekler!!

benim gezi işte böyle gelip geçti...  darısı isteyenlerin başına... şimdi gerçek hayata alışmaya çalışıyorum, her seyahatten sonra sanki hayat yeniden başlıyor gibi oluyor. eşyaları yerleştir, aileni görmeye git, seyahat sonrası arkadaşlarınınla buluş, manikür yaptır, kuaföre git, banka hesabını kontrol et, rejime başla, yeni kararlar al... yahu alt tarafı 4 günlüğüne tatile gittim. tüm bu işler nereden çıktı, üstüne üstlük bu hafta ofisimiz de taşınıyor.. ooohhh 2010 harika bir giriş oluyoo be!!

1 comment:

Evrims said...

2010'da ben de londra ben deeee..