parasol'e özel arama kutusu

29.10.09

asla "asla" deme

uzun bir süredir "asla, hayatta olmaz, hiçbir zaman" dememeyi öğrendim, çünkü baktım ki bu lafları ettikten bir süre sonra her şey değişmiş ve ben de ettiğim lafla baş başa kalmışım! mesela bu boyumdan büyük kelamlar nelerdir diye inceleyecek olursak;
  • asla şunu yemem, bunu içmem
  • hayatta bir daha onunla konuşmam
  • şunu bana kimse giydiremez
  • o adamı kesinlikle dinlemem
  • bilmem ne'den nefret ederim
  • bana şunu kimse yaptıramaz
  • şundan kesinlikle vazgeçemem
e peki bu büyük laflara dair küçük örnekler nelerdir?

eskiden ağzıma sürmediğim enginarı ve kerevizi çok seviyorum, hayatta en nefret ettiğim yiyecek mertebesine yükselen ton balığını her öğlen salatamın içinde mideye indiriyorum, koladan vazgeçemem derken şimdi hiç aramıyorum, eskiden türk sanat müziği sevmezken şimdi duyunca bi hoşuma gidiyor, twitter'dan hiç hoşlanmazken şimdilerde keşke bir i-phone benzeri aletim olsada her an olan biteni twitlesen diyorum, eskiden asla hayvan baskılı kıyafet giymem derken, şimdi bu desenler hoşuma gidiyor (ama henüz satın alma aşamasına gelemedim), tabii burada açıklayamayacağım bir sürü başka şey var, kafama dank eden "bir daha asla" dediğim ve şimdi yaptığım, yapmayı istediğim.... velhasıl, hayat işte böyle bir şey, herşey değişiyor, özellikle biz değişiyoruz. zaman bir çok şeyi görmemizi, sindirmemizi, sevmemizi, idrak etmemizi sağlıyor. zihnimizi şartlanmalardan arındırmak lazım.  tam da bu sebeple karşımızdakilerin değişebileceği ihtimali üzerine her zaman herşey için açık bir kapı bırakmakta fayda var, bence, kanımca, kırmızı kanım, beyaz bayrağım, teslimiyetim...

sözün özü. free your mind and the rest will follow. diyebilinir.

No comments: