parasol'e özel arama kutusu

12.3.09

sokaktaki bay- (lar) / bayan (lar)- 1

bakın şimdi sevgili ülkemin sevgili vatandaşları... hiç sinirlenmeden, sayıp sövmeden, faşizan olmamaya çalışarak, kendimi tutarak pozitif bir eda ile evrene ay pardon sizlere bazı mesajlar gönderiyorum. ne mesajı diye soracak olursanız; hep birlikte medeni bir şekilde yaşayabilme mesajı. neden ben size mesaj gönderiyorum? ayy çünkü çıldırıciiim.. ayol bu kadar kural tanımazlık olmaz ki şekerlerim. şimdi bakın ne diycem.. şööle bir günlük hayatımızda neler oluyor gözden geçirelim;
1- yaya geçitleri: şimdi sevgili asabi yurdum sürücüleri. yaya geçidi neden var hiç düşündünüz mü? eğer "yaa ne düşünücem banane, beynimimi yorayım" diyorsanız ben söyliyeyim. trafik ışığının olmadığı yerlerde bir iz olsun ve yayalar oradan geçebilsin diye. ee peki siz neden yol vermiyosunuz insanlara bir de üstüne üstlük yayaların üzerine üzerine sürüyosunuz. hatta yayalar kızınca da arabayı el freni ile durdurup aracınızın içinden bir ayı edası ile sarkıyor, anlaşılmayan bir hayvan dilinde bağırıyorsunuz. ya da önünüzdeki araç yayalara yol verince arkadan kornaya yapışıyorsunuz. yapmayın etmeyin, yayalar insandır, hiç mi görmediniz?
2- kapı geçişleri: eveeet, yurttaşlar mesela bir mağazadan içeri gireceksiniz. fakat dışarı çıkmak isteyenler de var. napacağız? birbirimizin içinden geçmeye çalışmayacağız di mi? mantıken ve medeni ülkelerde, önce içeridekiler çıkar ki içerideki yoğunluk azalsın ve içeri yeni insanlar daha kolay girsin. ööyle haldur huldur çıkmaya çalışlanların üstüne yürümek ancak kaos doğurur. sabredin, bakın siz de yağ gibi gireceksiniz içeri.
3- sıra olgusu: günümüzde bizim topraklarda yaşanan en büyük aymazlıklardan biri sıra olgusudur. kurnaz tilkilerimiz bu olgunun gelişmesini bir türlü istemez. halbuki başkalarının hakkına tecavüz etmenin ne kadar feciii bir şey olduğunu bir anlayabilseler, sıra problemi de ortadan kalkacaktır. bakın canikolar, hakkaniyet neyi gerektirir, önce gelenin önce işini halletmesini, önce gelen önce parasını öder, biletini-içkisini-yemeğini- herşeyini alır, önce gelen önce otobüse- dolmuşa- taksiye biner. bırakın kurnaz tilki ya da saf ayağına yatma numaralarını emi, o zaman herkes hak ettiği şekilde ve kolayca istediğine sahip olacaktır.
4- park etme rahatlığı: bakın sevgili sürücüler, laf dönüp dolaşıp size geliyor, ama nasıl gelmesin. yahu bir düşünün eğer aracınızı kaldırıma lönk diye park ederseniz yayacıklar nasıl yürüyecek, nereden geçecek? uçsunlar mı, geçmesinler mi, siz gidene kadar beklesinler mi, yoksa yaa allah diyip yola atıp kendilerini aracınızı etrafından mı geçsinler? ne istiyorsunuz söyleyin. ayrıca hayretler içinde kaldığım bir konu da şu. kadıköy de belediye her yere kuka dikti yolları düzenlemeye çalıştı ve artık yollara park edilemiyor. peki kurnaz tilkiler ne yapıyor, yol dönüşlerine araba park ediyor, hele akşamları taksiler resmen diğer arabalara kıl payı yer bırakıp duruyorlar yol ortasında. bakın hiç mi aklınız çalışmıyor, ne oluyor size kuzum? hadi silkinip kendinize gelin ve bu adamlar neden bu yolları böyle yaptı diye bir düşünün.
5- girilmez işareti: yavrucuklarım, sizce bazı yolların başındaki girilmez işareti ne demek istiyor? bazılarınız bilmiyor ben söyliyeyim, aynen girilmez demek istiyor, altında farklı bir gizem ya da mana yok. düpedüz "GİRMEYİN" diyor. neden? çünkü o yol ancak tek şeritlik olabilir, çünkü trafiği düzenlemek için o yola girilmemesi gerekiyor olabilir. e girerseniz ne olur. işte her şey çorba olur. karışır, kavga çıkar, ben küfrederim. size yol vermem. gerekirse stop eder ööle dururum karşınızda. yaaa gördünüz mü. bu sebeple girmeyin diyolarsa lütfen girmeyin. oki mi??

şimdilik dile getireceklerim bunlar, tabii bu maddeler 1000 e kadar gider, öyle bir potansiyele sahip bu topraklar yani, ama şimdilik hala sövmeden duruyorken bitiriyorum. sevgili şeker şeyler hadi bi gayret yaşadığımız yerlere ve insanlara önem vermeye ve saygı duymaya çalışalım. bak çok guzel olucak valla billa sözzz...

No comments: